Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde, bu konudaki kararlılığımızı vurgulamak için buradayız. Kadın ve çocuk mezarlığına dönen Gazze'deki acıların gölgesinde bu açıklamamızı yapıyoruz. Ateşkesin kalıcı olmasını diliyoruz. Dün Bosna'da bugün Gazze'de olduğu gibi çatışma bölgelerinde kadınlara uygulanan insanlık dışı fiziksel ve cinsel saldırılar ve toplu şiddetin, aynı zamanda savaş suçu olduğunu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Maalesef şiddetin en ağırı Gazze'de yaşanıyor. Bütün dünyanın gözleri önünde her saat 6 çocuk, 4 kadın öldürüldü. Burada ölen sadece masum kadın ve çocuklar değil vicdanlarımızdır.

AK Parti olarak kadına yönelik şiddetle mücadelede 21 yıldır kararlı bir duruş sergiliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da sık sık vurguladığı gibi 'kadına şiddetin, insanlığa ihanet olduğu' düşüncesiyle birçok adım attık. Kadının eğitim hakkı başta olmak üzere, fırsat eşitliği, iş gücü piyasasına ve karar alma mekanizmalarına katılımı hükümetlerimizin öncelikli politika alanlarındandır.

Şiddet sadece ülkemizin değil maalesef tüm dünyanın sorunudur, tüm dünya gibi bizim de canımızı yakan kadına yönelik şiddetle mücadele etmekte kararlıyız. Şunu apaçık söylüyoruz ki bu konuda asla toleransımız yok.

AK Parti olarak Anayasa'dan TCK'ya, İş Kanunu'ndan sosyal politika uygulamalarına kadar yüzlerce düzenleme ve kanunu hayata geçirdik. Şiddetle mücadeledeki kararlılığımızı 2002 yılında, daha ilk seçim beyannamemizde, ifade ettik.

2003 yılında aile mahkemelerini biz kurduk.

2004 yılında Anayasa'da 'Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir.' maddesini biz getirdik.

2005 yılında Türk Ceza Kanunu'yla, töre ve namus nedeniyle işlenen cinayetleri ağırlaştırılmış suç kapsamına aldık.

TCK'de kadına şiddet ve cinsel suç tanımını ilk defa biz yaptık.

2010 yılında kadın erkek fırsat eşitliğini daha da güçlendirerek pozitif ayrımcılık ilkesini Anayasa'da düzenledik.