Baş Tacımız, Kadınlarımız...

BAŞ TACIMIZ… KADINLARIMIZ…2000 yıldır var oldukları her döneme damgasını vuran, hüküm sürdükleri toprakları adaletle, hoşgörüyle, sevgiyle yöneten Türk Devletleri…Ve Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v) ile temelleri atılmış, s

Abone Ol

BAŞ TACIMIZKADINLARIMIZ

2000 yıldır var oldukları her döneme damgasını vuran, hüküm sürdükleri toprakları adaletle, hoşgörüyle, sevgiyle yöneten Türk Devletleri…

Ve Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v) ile temelleri atılmış, sahabeler ve Hulefa-i Raşidin ile inşası yapılmış, Ehl-i Sünnet ile kubbesi dikilmiş, içi adaletle, sevgiyle, saygıyla, hoşgörüyle bezenmiş, alanı Kur’an-ı Kerim ve Sünnetle belirlenmiş, bahçesinde ezanların, duaların, salat-u selamların çağladığı, Hoca Ahmet Yesevilerin, Mevlanaların, Hacı Bayram-ı Velilerin, Yunusların, Şeyh Edebalıların, Akşemseddinlerin, evliyaların, erenlerin tohumlar yetiştirdiği İslam Medeniyeti…

Türk-İslam Medeniyeti… Adalet, Hoşgörü, Sevgi, Saygı Medeniyeti…

Yüce Allah, insanlığın ilk atası ve ilk Peygamber olan Hz. Âdem'i tek başına değil, eşi ile birlikte aynı nefisten yaratarak, dünya hayatını sürekli olarak birlikte paylaşacaklarını irade etmiştir.

Cahiliye Dönemi diye tabir ettiğimiz İslam öncesi dönemde kadınlara değer verilmiyor, kız çocukları diri diri gömülüyordu. İslamiyet’te kadına her zaman önem verilmiş, onların hakları gözetilmişti. Hz. Peygamber(s.a.v) bir hadisinde: ‘’Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muamele ediniz! Onlar hakkında Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim." buyurur. Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v) bir başka hadisinde de şöyle buyurmuştur: "Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkunuz! Zira siz onları Allah'ın bir emaneti olarak aldınız."

Türk Tarihi boyunca da kadınlar her zaman el üstünde tutulmuş, ailede söz sahibi olduğu kadar siyasi ve ekonomik ilişkilerde, devlet yönetiminde de söz sahibi olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da yasal düzenlemelerle kadınların sosyal ve siyasal hakları iyileştirilmiştir.

Ancak bütün bunlara rağmen günümüzde kadınların haklarını hiçe sayanların, şiddet uygulayanların, istismar edenlerin, çalışmasını, düşüncesini açıkça ifade etmesini engelleyenlerin sayısı az değil maalesef. Her gün basına yansıyan kadına şiddet ve cinayet haberleri bunların sadece ufak bir göstergesidir.

OECD 2019 verilerine göre Türkiye kadına şiddette dünyada ilk sırada. 2020’nin ilk beş ayında, ülkemizde 119 kadın cinayete kurban gitti. Cinayetler haricinde 45 kadının ölümü ise şüpheli. Resmi verilere göre ilk beş ayda ülkemizde 88 bin 491 kadına şiddet olayı yaşandı. (İç İşleri Bakanlığı ilk beş ayda 91 kadın cinayeti olduğu bilgisini paylaştı. Ancak ay ay cinayet sayıları toplandığında 119 ediyor. Bu da kadın cinayetlerinde 2019’un ilk beş ayına göre yüzde 35 değil yüzde 15 azalma olduğunu gösteriyor.)

Serçeler bile eşlerine sadakatle, sevgiyle bağlıyken biz bir serçe kadar bile olamıyoruz.

Dinimiz hoşgörü, sevgi, saygı diniyken biz tercihimizi şiddetten, nefretten yana kullanıyoruz.

Kadına şiddet gücün değil, güçsüzlüğün göstergesidir. Erkekliğin, Türklüğün, Müslümanlığın yükünü üzerlerinde taşımaya gücü yetmeyenler, gücünü kadınlar üzerinde göstermeye çalışıyor.

Kadınların dini, vicdanı ve yasal hususlarda belirtilen haklarına her zaman saygı duymalıyız ve en önemlisi de en doğal hakları olan yaşama haklarını ellerinden almamalıyız. Devlet de kadın cinayetlerinin önüne geçmek için daha sıkı tedbirler almalı, kadın cinayetlerini işleyenler için gerekirse anayasada değişiklik yapılarak idam getirilmelidir. Bu yapılamıyorsa eğer, hiçbir şartta indirim ve af olmaksızın müebbet cezası uygulanmalıdır.

Gerekçesi ne olursa olsun bırakın öldürmeyi, kadınlara el dahi kaldırılmamalıdır.

Kadınlarımız, bize Allah’ın emaneti…

Kadınlarımız, gönüldaşımız…

Kadınlarımız, yoldaşımız, hayat arkadaşımız..

Kadınlarımız, BAŞ TACIMIZ…

Alper KAMA

Psikolojik Danışman/Rehberlik Öğretmeni

Fotoğraflar: Mustafa Taşkın