Elfaz-ı Küfür: Küfür sözler demektir. Allah'tan gelen kat'i bilgilerin inkar edilmesine sebep olan sözlere elfaz-ı küfür denilir. Bu sözlerin bilerek söylenmesi de o kişiyi Din-i İslam çizgisinden çıkarır.
Örneğin Hazreti İsa Aleyhisselam'ın Allah'ın bir parçası gibi olduğunu anlatmak için 'Üçün üçüncüsüdür' demek elfaz-ı küfürdür. Neden? Çünkü Kur'an-ı Kerim'de Allah kendisini tek olarak ifade etmiştir. Parçalardan oluşan bir Allah inancı değil yekpare bir Allah inancı vardır. Hıristiyanlar, yekpare olan Allah'ı, parçalardan oluşabilen bir yapının parçalarından biri haline getirdiler.
'(Durum bu iken) onlar, Allah'ın kullarından bir kısmını, O'nun bir parçası saydılar. Şüphesiz insan, apaçık bir küfürdedir (nankördür).' (Zuhruf Suresi 15. Ayet)
İnsanın Allah'tan bir cüz taşıdığını iddia etmek apaçık bir ayeti inkar olacağı için biz Hıristiyanların bu küfür sözü ile küfre düştüklerine hükmederiz.
Eserinde elfaz-ı küfür konusuna en geniş yeri ayırmış olan kelam alimlerinden birisi de Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî'dir. Bu sözleri akaid kitabında bolca örneklendirir. Ama elfaz-ı küfürde asıl olan sözün küfür olması değildir. Elfaz-ı küfür böyle öğrenilmez, çünkü bunun milyonlarca örneği vardır. Elfaz-ı küfrün aslı küfür sözdür, bu da kafir zihniyetin bir ürünüdür. Kişi hayatı Allah'ın anlattığı gibi anlamamıştır. Kendi penceresinden inançsız bir şekilde bakar. Dolayısı ile o kişinin İslam ile çatışan her sözü elfaz-ı küfürdür. Yani küfür söz, kafir bir zihniyeti temsil eder.
Örneğin birisi vefat eder, Müslüman kimse ecelin bir gün öne ve arkaya bile alınmayacağını bilir. Takdir geldiğinde o kişinin yatağında da olsa öleceğini bilir. Oysa inancında bozukluk göstermekte şartlanmış olanlar Rabbimizin ayetinde bahsettiği şekilde yanlışa düşerler.
'De ki: 'Bütün iş Allah'ındır'. Onlar sana açıklamayacaklarını içlerinde saklıyorlar (ve) diyorlar ki: 'Bize bu işten bir şey olsaydı burada öldürülmezdik'. Onlara şöyle söyle: 'Eğer siz evlerinizde olsaydınız bile, üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar yine muhakkak yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gidecekti.'' (Al-i İmran Suresi 154. Ayet)
Hal böyle iken 'Covid olmasa ölmezdi, sigara içmese daha çok yaşardı, genç gitti, vakitsiz gitti' gibi yahut 'falancayı zor kurtardık iyi ki oradaymışım yoksa ölmüştü' gibi sözler ayette bahsedilen anlayışa ters bir anlayıştır. Tıp sadece ecelinde ölüm yazılmamış insana şifa vesilesi olabilir. Bunların hepsi ecelin kayıtlı ve zamanlı olduğunun inkarı anlamına gelir. Aynı cahiliyye döneminin kafirlerinin şehid olan Müslümanlar hakkında 'Savaşa gitmeseler ölmezlerdi.' dedikleri gibi... Kafirlere cevap bizzat Allah tarafından verilmiş savaşta ölenlerin savaşa gitmeseler bile, yataklarında yatıyor olsalar dahi yine ölecekleri belirtilmiştir. Aslında burada küfür olan kelime değil, zihniyettir. Kafir ecelin bir takdirle değil bir sebep sonucu olduğuna inanır ve böyle düşünür. Kafir bir zihniyetin sözü de zaten küfür olur. Söz zihniyeti temsil eder. Mesela 'Bu dönemde de faiz mi olurmuş? Faizin haram olduğunu kim söylemiş?' gibi ayeti inkar eden bir cümle Müslümanın ağzından çıkamaz. Kafirin ve Müslümanın bir konudaki sözü aynı olursa ikisi de aynı şeyi düşünüyor demektir.
'Allah'a yakın benden uzak olsun'... Hayırdır! Bu nasıl densiz bir laf! Allah'a yakın olan herkes bize yakın olsun.
Elfaz-ı küfür sözü söyleyen insanın zihni zamanla bir kafirin zihni ile aynı çalışır. Onun için biz kafirlere zihnen benzeyemeyiz. Bizi Müslüman yapan şey kelimelerle başlar ama her küfür sözü söyleyene de kafir diye hükmedemeyiz. Belki de o sözü isyan olmayan bir niyet içinde söylemiştir. Hesabını Allah'a bırakırız biz sadece o tür sözden dilimizi koruruz çünkü bir insan kafir olduktan sonra o işin getireceği birçok hüküm vardır.
Türkü ve şarkıların dilden dile aktardığı bir kültür vardır. Tevarüs edecek bu anlayışın cümlelerinin de düzgün olması lazımdır ki fayda hasıl olsun. Barış Manço'nun şu güzel cümleleri gibi;
'Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile'
Ama başka başka şarkı sözlerine şöyle bir baktığımızda:
'Evvel'im sen oldun, Ahir'im sensin. Batın'ım sen oldun, Zahir'im sensin.'
El-Evvel, El-Ahir, El-Batın ve Ez-Zahir Rabbimizin kendisini bize anlattığı esmalarındandır.
'Kahpe felek sana nettim neyledim?'
'Sevilmek sevene zulüm etmekse, ben kulun değilim, gücenme tanrım.'
'İtirazım var bu zalim kadere, itirazım var bu sonsuz kedere."
'İbadetin oldum inancın oldum, sanki sen yarattın ben kulun oldum.'
'Affet tanrım diye yalvardım durdum, sevdikçe sayende günahkar oldum.'
"Kaderim düşman bana, kahretmişim dünyama.'
'Adımı sorma bana bir bahtı karalıyım... Kahpe kader…"
'Her gün isyanım var benim kadere, ne öldürdü ne güldürdü bir kere.'
"Bir sana taptım, bir tanrıya taptım…"
'Rabbim adaletin bu kadar mı? Alıştım kaderin zulmüne artık.'
'Kuluna kul oldum, severek taptım…"
'Secde ettim taparcasına…"
'Madem unutacaktın beni neden yarattın? Gülmeyecek bu yüzü, neden verdin bana ya Rab?'
Bütün bunlar bilgisizlikten yapılmıştır diye hayra yorup Rabbimden bizlere izan ve anlayışta muvaffakiyet vermesini niyaz ediyorum.
Kısaca bu ifadeler ya da sizin de bilip çoğaltabileceğiniz bu içeriğe sahip sözler küfür sözleridir. İçerisinde Allah'a isabetsizlik ve bilgisizlik isnat edilmektedir. Bir insanın Allah'ın takdirinde asla zulüm olmadığını bilmesi gerekir. Allah her şeyi yerli yerinde yaratmıştır. Başımıza gelen iyilikler Allah'tandır ama hoşlanmadığımız bir şey var ise ayette belirtildiği üzere kendi hatamızdandır. 'Rabbim ben ne hata yaptım da günahlarım başıma bu işi verdi? Affet beni, bağışla, bu belayı başımdan kaldır.' diyeceği yerde suçu Allah'a ve kadere nispet etmek ancak kafir bir zihniyetin düşüncesi ve bu zihniyetin sözleri olabilir. Düşünmeden söylemiş olan tövbe etmelidir. Bunda bir sakınca görmeyen zaten zihnen Müslüman olmamıştır küfre girer.
Sözdeki küfür zihniyetin bir yansımasıdır.