Güneş Ve Ay Tutulmaları Kusuf - Namazı

İslam güneş ve ay tutulmasına nasıl bakar? Hiç güneş tutulma namazı kıldınız mı? Peygamberimiz Aleyhisselam güneş ve ay tutulması esnasında ne yapmıştır?Ümmet için tavsiyeleri olmuş mudur?KUSUF, Güneş tutulması; HUSUF, Ay tu

Abone Ol

İslam güneş ve ay tutulmasına nasıl bakar? Hiç güneş tutulma namazı kıldınız mı? Peygamberimiz Aleyhisselam güneş ve ay tutulması esnasında ne yapmıştır?

Ümmet için tavsiyeleri olmuş mudur?

KUSUF, Güneş tutulması; HUSUF, Ay tutulmasıdır. Ay, Güneş ile Dünya arasına girip, Güneş ışığına engel olunca Güneş tutulması olur. Dünya’nın, Ay ile Güneş arasına girmesi neticesinde Ay ışığının geçici bir süreliğine kaybolmasına da Ay tutulması denir.  

GÜNEŞ VE AY TUTULMA NAMAZLARI

“Gece ve gündüz, Güneş ve Ay O’nun işaretlerindendir. Eğer gerçekten Allah’a tapıyorsanız, Güneş’e de Ay’a da secde etmeyin, onları yaratan Allah’a secde edin. (Fussilet, 41:37)

Bu ayette kastedilen secde, eski kavimlerde Güneş ve Ay tutulunca, insanların bu olay karşısında gerçekleştirmiş oldukları secdedir. Ayette, başka sebeplerden dolayı zihninizde oluşturduğunuz aslı bulunmayan türlü güçlerden ötürü Güneş’e ve Ay’a doğru değil, bizzat Güneş’in ve Ay’ın sahibi olan Allah’a secde edin denmektedir. Peygamberimiz (S.A.S.), oğlu İbrahim’in öldüğü gün yaşanan Güneş tutulması üzerine şöyle demiştir: “Ay ve Güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alametlerdir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya doğumundan dolayı tutulmazlar. Ay veya Güneş tutulmasını gördüğünüz zaman, açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin” (Buhari, Küsuf, 1, 15; Müslim, Küsuf, 5).

Hz. Peygamber (S.A.S.)’in bizzat kendisinin Güneş tutulduğunda mescide giderek namaz kıldığı rivayet edilmiştir. (bkz: Müslim, Küsuf, 3-5).O halde sevgili dostlar, Güneş ve Ay tutulurken “selfi” çekmeye çalışmak yerine, peygamberimizin tavsiyesi üzerine yapmamız gereken ibadet için çabalamalıyız.

Peygamberin “namaz kılın” şeklinde emir kipi kullanmış olmasından hareketle Hanefî mezhebinde bu namazın vâcip olduğu yolunda bir görüş de vardır. (bkz: Kâsânî, II, 251)

Kusuf namazı, nafile namazlar gibi ezansız, kametsiz ve hutbesiz olarak, en az iki rekat olacak şekilde, gündüz vakti, cemaatle kılınır. Bireysel de kılınabilir. Ama husuf namazı sünnet midir, değil midir diye tartışılmıştır. Güneş tutulma namazı kesindir. Ay tutulma namazı mezhepler arasında tartışmalıdır. Kılınır ise bireysel namaz kılınmalıdır. Bu namazlarda ezan ve kamet olmaz ama birisi “toplu namaza!” diye nida eder. Güneş tutulma namazını bizzat Peygamber (S.A.S) kendisi kıldırmıştır. Unutulan her sünneti ihya etmek lazımdır. Zira senet açısından zayıf da gelse şöyle bir hadis vardır: “Ümmetimin fesadı zamanında sünnetime sarılana bir şehit (diğer bir rivayette yüz şehit şeklinde.de geçer) sevabı vardır.” (Taberanî, el-Mu’cemu’l-Evsat, c: 5, s: 315, hadis no: 5414; Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, c: 6, s: 339, hadis no: 9171)

Kusuf namazından evvel gusül almak da sünnettir.       

KUSUF NAMAZI NASIL KILINIR ?

Kusuf, iki rekatlık nafile bir namazdır. Güneş ışığı kurtulana kadar süresi devam eder. Şafi, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre kılınış şeklinde bazı farklar vardır. Herkes kendi mezhep kitabından konu hakkında bilgilenebilir. İmam, namazda okuduğu sureleri gizli veya açıktan okuyabilir. Güneş’in tutulma vakti, dua vaktidir. Tutulma zamanında namazda olmayanlar için tekbir getirmek, istiğfar etmek, tesbihte bulunmak, sadaka vermek, dua etmek doğru işlerdendir. Ay tutulma namazının Güneş tutulmasında olduğu gibi cemaatle değil, evde bireysel kılınması Hanefi alimlerince uygun görülmüştür.

GÜNEŞ TUTULMASINDAN SONRA GELECEK OLAN AFETLERDEN ALLAH’A SIĞINIRIZ

Peygamberimiz Aleyhisselam, şiddetli bir yağmur, bir fırtına gördüğünde hemen Allah Azze ve Celle’ye sığınırdü. Çünkü bazı kavimler, kendilerine gelen fırtınayı yağmur zannetmişler, önemsememişlerdir. Büyük tabiat olayları Allah’ın kudretidir. Bu olaylarda bu sistemin arkasında mükemmel bir yaratıcının olduğunu idrak edip kendimiz için af ve mağfiret dilemeliyiz.

Abdullah bin Amr (R.A.) şöyle anlatıyor:

“Peygamber Efendimiz’in zamanında Güneş tutuldu. Bizzat kendisi kalkıp insanlara namaz kıldırdılar. Kıyamda o kadar çok kaldı ki, adeta rükuya varmayacak da hep ayakta duracak zannedildi. Sonra rükuya vardı ve uzun müddet başını kaldırmadı. Arkasından doğruldu. Fakat ayakta çok  durdukları için sahabe secde etmeyeceklerini zannetti. Nihayet birinci secdeye vardılar. Lakin başlarını secdeden hiç kaldırmayacakları zannediliyordu.

Daha sonra doğrulup oturdular. Bu oturuşları da uzun sürdü. Mübarek başlarını kaldırmayacakmışçasına kapandıkları ikinci secdeye vardıklarında, acı acı nefes alıp veriyor ve göz yaşları dökerek ağlıyorlardı: ‘Ya Rabbi! Ben aralarında olduğum müddetçe ümmetime azap etmeyeceğini bana vadetmedin mi?! Ya Rabbi! Onlar sana tevbe ve istiğfar edip yalvardıkları müddetçe ümmetime azap etmeyeceğin hususunda bana söz vermedin mi?! İşte bizler kapına geldik, senden affımızı diliyor ve sana yalvarıyoruz!’

Bu minval üzere iki rekat namaz kılıp bitirince güneş bütün parlaklığıyla gözüktü. Arkasından Hz. Peygamber minbere çıkarak ashabına veciz bir konuşma yaptı. Konuşmasında Allah Teala’ya hamdu sena ettikten sonra şöyle buyurdular:

‘Güneş ve ay Allah’ın varlık ve birliğine delalet eden alametlerden sadece ikisidir. Şayet bunlar tutulursa, dua edin, Cenab-ı Hakk’a yönelip, ona iltica edin, Allah’ın büyüklüğünü hatırlayın, namaza durup Allah’ı zikretmeye koyulun ve sadaka verin…'” (Bkz: Buhârî, Küsûf, 2, 4)