Hayat kişiden kişiye farklı anlamlar, önemler taşır. İyi güzel bir yaşantıyı tutum ve davranışlarımız belirler. Sade, kolay ve yaşanılır bir hayat için insanoğlu daima bir çaba ve mücadele içindedir. Emek vermeden, ter dökmeden çalışmak ve kazanmak mümkün değildir. Emek verilen şeyin değeri olur. Sahiplenme ve o şeyi koruma veya harcama da alın teri akıtıldığı için yerinde kullanılır, israftan kaçınılır, hor kullanım olmaz.
Değer verilen ne olursa osun yaşar. İyi bilinir, Neye değer verilmişse muhtemelen korunur ve çabucak tüketilmez. Bizler de bazı şeylere değer verdiğimiz için değerli olan anlamlı da olur.
Yakın zaman da hayatımıza pek çok şey girdi. Teknolojik aletler de bunlardan biridir. Adeta hayatımızın ayrılmaz bir parçası olarak neredeyse canımızdan bir para haline geldi. İnsani değerler yaşatılması gerekirken bu aletlere olan düşkünlük, bağımlılık bizleri olumsuz etkilemeye başladı. Aile içinde başlayan bozulmaya da bu teknoloji neredeyse ayak yolu oldu. Hâlbuki teknoloji insani vasıflarımızın kaybolmasına bir zemin hazırlamadan istifade edilebilmeliydi.
Üretilen ne olursa olsun insanın hayatında bir araç olmalıdır. Araç amacın önüne geçtiğinde her şeyin rengi değişir. Ondan yararlanmak yerine boş yere zaman harcamak israftan başka bir şey değildir. İnsanlara kitap okumaktan söz edildiğinde pek çok kişi, “boş zamanım yok” veya “kitap okumuyorum”, demektedir. İnsanın hayatta boş zamanlara olur. Hem de bazılarına göre oldukça çoktur bu zaman mevhumu. Gereksiz şeylerle vakit geçirileceğine faydalı işlere veya bilgilere zaman ayrılsa fena mı olur? İyilik, güzellik türünden aktivitelerde bulunulması fevkalade olur, kanaatindeyim.
Eğitim ve öğretim insan hayatına yön verir. İnsana zihin açıklığı kazandırır, zindelik verir. Dillere pelesenk olan “Eğitim şart” sözünü bir lakırdıdan ibaret saymadan eğitime eğilmeliyiz. İyi eğitimle çok güzel sonuçlara gidebiliriz. Eğitim, temel ihtiyaçlarımızı ve para kazanmamızı sağlar. Eğitimle hayallere ulaşabilmek ve kariyer kazanmakta mümkündür.
Hayat, fertten ferde farklı anlaşılır ve kavranır. Farklı anlaşılmada da genellikle tecrübelerden faydalanırız. İnsan hayatında yaşadıkları bir öngörü oluşturur. Bu öngörülere göre de hareket edildiği olur. Aslolan tecrübelerden peşin yargı sahibi olmadan yararlanmaktır. Hayata anlam katan bizleriz. Başkalarının yaşantılarını örnek almak yerine onların sunduğu hayata bağlanmak insana bir şey kazandırmaz. Bunun yerine kendi hayatımızı iyi ve güzel bir hal içinde yaşayabilmeliyiz.
Bir yığın boş, gereksiz ve saçmalıklardan ibaret, anlamsız bir hayat yerine kendimizi ve çevremizdeki insanları yormadan yaşayabilmeliyiz. Hayat anlamını bulacak kadar uzun bir maraton değildir. Ne kadar yaşayacağımız belli değil. Bugün ölecekmiş gibi hayatı gerçekte hissederek, kendimize ve çevremize hasar vermeden ve fakat faydalı bir halde yaşamalıyız. Anlamsızlara bakarak anlamı kavrayabiliriz. Ahir hayatı pek fazla hesaba katmasak da yaşadığımız anlar da iyi bir etki bırakmalıyız. Ne için yaşıyoruz? Bu sorunun cevabınca yaşamalıyız; insanlığımızı unutmadan ve erdemlice.
Osman Aytekin