Kapadokya Üniversitesi Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen “Lisansüstü Seminerleri”, yeni akademik yılın ilk konuğunu ağırladı. Lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri için düzenlenen seminerde, Araştırmacı-Yazar Bekir Ağırdır misafir edildi.

Kapadokya Üniversitesi Mustafapaşa Yerleşkesinde bulunan tarihi Medrese binasında yüz yüze ve çevrim içi olarak gerçekleştirilen seminerde Ağırdır, “Toplumsal Dip Dalgalara Bakmak” başlıklı konuşması ile değerlendirmelerini Kapadokya Üniversitesi öğrencilerine aktardı.

Bekir Ağırdır: Bir çağ değişimi ile karşı karşıyayız

Seminerdeki konuşmasında pandemi ve ekonomik krize yönelik değerlendirmelerde bulunan Ağırdır, günümüz dünyasındaki belirsizlik ve karmaşıklığa dikkat çekti. Ağırdır, “Aritmik bir dünya ile karşı karşıyayız ve bunun kalıcı olduğunu düşünüyorum. Karşımızdaki dünya belirsizlik ve karmaşıklık esaslı. Aritmik, hareket eden bir dünya… Bizim bugüne kadar bildiğimiz her şey belirlilik üzerine kuruluydu. Eğer aritmik dünyayla ilgili tezim doğruysa bugün tüm yapı modellerinin çöktüğünü görüyoruz. Çünkü bir sistem vardı ve her şey belirlilik esasına göre kuruluydu. Pandemi ve eşlik eden ekonomik buhran bir yandan, hızlanan siyasal ve ekonomik yeni küresel bölüşüm gerilimi diğer yandan… Yeni toplumsal krizler birbirini çoğaltacaktır. Bir çağ değişimi ile karşı karşıyayız.” diye konuştu.

“Ham madde, emek sonsuz değildir”

Konuşmasının devamında üretim modellerine yönelik değerlendirmelerde bulunan Ağırdır, yeryüzü kaynaklarının kısıtlı olduğuna dikkat çekti. Ağırdır, “Ölçek ekonomisine dayalı üretim modelini sürdürebilmenin mümkünü yok. Ancak yaşam biçimimiz buna göre kurulmuş durumda. Üretime dayalı bildiğimiz modelleri gözden geçirmek zorundayız. Çünkü bu modelin bir sorunu var. O da ham maddeyi, emeği sonsuzmuş gibi kabul etmesi. Ancak durum böyle değil. Bu kaynakların bir sonu var. Örneğin Bursa Ovası’nda ya da Konya Ovası’nda bile üretimi ne kadar sürdürebileceğimiz meçhul! Bu durumda insanlığın bambaşka bir durumla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Gelinen noktada tüm hikâyeyi yeniden düşünmek zorundayız. Buna üretim modellerimiz, tüketim ve hayat biçimimiz de dahil.” ifadelerinde bulundu.

Yaklaşık iki saat süren seminer soru-cevap kısmıyla sona erdi.