‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ olarak sembolleşen kavram aslında toplumsal olarak ‘İnsanın Hak Ettiği Kıymetin’ teslimine dairdir.
İnsan fıtratının bileşenleri olan ‘Emek’ ve ‘Üretim’ kavramları da yine insanın hayatı ‘daha iyi ve daha güzel’ yapma idealleri ile ilgilidir.
Tarih boyunca bu ideallerini gerçekleştirmek isteyen insan; maddi, manevi üretim yapmak gerçeği ile karşı karşıya olmuştur. İlk çağlarda ilkel maddi araç gereçler üreten insan, bugün daha karmaşık ve daha sofistike bir maddi üretim sürecini gerçekleştirmek durumundadır.
Ancak her ne kadar maddi üretim şekli zamana göre değişse bile toplum hayatı ve üretimin manevi boyutları olan; ‘Hak Edenin Hakkını Teslim Etmek’, ‘İşçiye Hakkını Alın Teri Kurumadan Vermek’, ‘İşini İyi Yapmak’, ‘Helal Kazanç’ gibi kalıcı manevi değerlerin muhkem şekilde önemlerini koruduklarını görmekteyiz.
Bugün toplumlar daha iyi üretim yapabilmek için uzmanlaşma ve iş bölümlerine gitmek zorunda olduklarından; üretime emeği ile katılan insanlara yönelik ‘Hakkını Teslim Etmek’ ilkesi ile yaklaşmanın; hem toplumsal üretim hem de toplumsal dayanışma, birlik ve beraberlik kavramları açısından ne kadar kıymetli olduğu aşikardır.
Bu düşüncelerle, ‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün, toplumsal üretim ve dayanışmayı artırmasını, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmesini temenni ediyor, Ülkemizin gelişme ve yükselme sürecine emeği ile katılan tüm emekçi kardeşlerimizin ‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü en iyi dileklerimle kutluyorum.