Asgari Ücret Değişmez Hep Asgaridir | Fikret Şanlıbaba’nın KalemindenBu yazıyı okuyunca asgari ücretle çalışan bazı kardeşlerim kızabilirler. Ama bu yazı durum analizidir.İçinde bulunduğumuz durumun ülkeler ekonomisi açısında

Asgari Ücret Değişmez Hep Asgaridir | Fikret Şanlıbaba'nın Kaleminden

Bu yazıyı okuyunca asgari ücretle çalışan bazı kardeşlerim kızabilirler. Ama bu yazı durum analizidir.İçinde bulunduğumuz durumun ülkeler ekonomisi açısından konumlandırılmasıdır. Gönlünüzün geniş, erdeminizin açık olması ümidiyle...

KÖYE BİR DERVİŞ GELİR HİKAYESİ

Bir gün bir köye duasının kabul olduğuna inanılan bir derviş gelmiş. Halk, tazim ve saygıdan sonra dervişe: 'Ey eren! Sizin duanın müstecaptır, duanıza semadan daha çabuk icabet gelir. Bu fakir köy halkına dua etseniz de hepimize zenginlik bahşedilse...' demiş. Derviş efendi: 'Bunun sizin için hayır olacağı kanaatine nasıl vardınız?' dese de halk zenginlik duasında ısrar etmiş. Gece olunca derviş efendi secdeye kapanıp kendisine yardım eden köy halkı için niyaz ve yakarışta bulunmuş, sakalları gözyaşı ile yıkanmış. Ertesi sabah herkes kapısının önünde bir küfe altın bulmuş. Herkes mutlu ve sevinçli bir halde altınları içeri almış, evlerden neşe ve sevinç sözleri yükselirken bir adam hanımına: 'Çayı koy da iki ekmek, biraz da kıyma alayım, huzur içinde zenginler gibi bir kahvaltı yapalım.' demiş. Adam kasaba et almaya gitmiş ama kasap dükkanı kapalı imiş. Dükkanın kapalı olduğunu görünce kasabın hemen dükkanın bitişiğindeki evinin kapısını çalmış. ' kaç oldu açmayacak mısın?' diye sormuş. Kasap: 'Ben artık zenginim, çalışmama gerek yok, açmayacağım.' diye yanıtlamış. Adam aldığı cevaptan ötürü şaşkın bir vaziyette fırına gitmiş. Bakmış ki fırıncı da kapalı... O da zengin olduğu için dükkanı açmaya gerek duymamış. Nihayet adam elleri boş olarak gerisin geri eve dönmüş. Hevesi kursağında, bir küfe altına baka baka dün kahvaltıda ne yediyse aynısını yemiş.

Hikayede de vurgulamak istediğim gibi, insana her istediği verilince belki de yaşanamaz bir hayatı olacaktır.Dünya hayatının olağan devam edebilmesi için herkesin farklı farklı konumlarda olması gerekir. Bu farklar sadece ekonomik açıdan değil, statü, sıhhat, makam, eğitim seviyesi, sahip olunan beceriler gibi pek çok şeyde olabilir. Bir kısım insan hasta olacaktır, bir kısmı tıp ilmini okumuş olup hasta olanların şifasına vesile olacaktır. Bir kısmı müdür olacaktır, bir kısmı memur. Bunlar insanlık içinde adaletinden şüphe olmayan Allah tarafından taksim edilmiş işlerdendir. Herkes her bir şekilde toplu yaşamın gereksinimi olarak hayattaki rolünü üstlenecektir. Herkes her cihette eşit olsa işler durur, piyasa kilitlenir yaşam biterdi.

ASGARİ ÜCRET NEDİR?

Asgari ücret: Başkasına bağımlı olarak geçimini temin eden kimselere çalışmalarının karşılığı olarak verilen, miktarı devlet tarafından tespit edilen, yaşamı en masrafsız şekilde sürdürmeye yönelik bir iaşe takdiridir.

Asgari ücret ancak bir geçiş sürecinde razı olunması gereken bir şeydir. Örneğin üniversite eğitimini tamamlayan öğrencinin istediği yere yerleşene kadar ya da branşındaki işini öğrenene kadar, emeğinin karşılığı olmasa da, bari karnı doysun, hayatını asgari düzeyde devam ettirebilsin düşüncesiyle asgari ücrete tabi halde çalışması gibi. Yoksa asgari ücret bir insan için yaşamını rahat kafayla sürdürmeyi mümkün kılan bir şey değildir. Bu para ile, asgari ücret ile insanca rahat bir şekilde yaşanamaz da. Ama bir insan asgari ücretli bir iş bulur, zamanla alışır ve başka işe yönelmez, tercihleri noktasında tembel davranır ve ben sadece bu ücret ile hayatıma devam ederim der ise belki de nefsine zulmetmiş olur.

Piyasada asgari ücretin taban yaşam standartlarında olmadığı da aşikardır. Bu paralara razı olmamak da gerekir. Ama maaş iyileştirmesi olup asgari ücret 4000 veya 5000 TL de olsa asgari ücretle yaşamayı tercih etmenin doğru bir iş olarak görülmemesi gerekir.

Piyasa, imkanlar ve fırsatlar piyasasıdır. İş bulma ve rızkımızı kovalama mücadelesidir. Özellikle bu dönemde çok fazla ticaret imkanı vardır. Eskiden bir dükkan açarken kapının önünden kaç kişi geçer diye hesap yapılırdı. Artık kapısının önünden milyonların geçtiği bir internet var. Mazeret üretmeyip çalışmanın, daha çok para kazanmanın refah bir hayatın yollarını araştırmak lazımdır.

Günümüzde Instagram'dan bile zengin olan insanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.

Asgari ücret adından da belli olduğu gibi hep böyle düşük rakamlarda olacaktır. Devlet veya piyasa mal üretiminde minimum gider açısından birilerini asgari çalıştırmak zorundadır. Dünyanın her yerinde böyledir. Avrupa'da da böyledir. Onların aldığı Euro, Türkiye parasına göre değil oraya göre asgari düzeydedir. Ev kirası 1000 Euro'dur. Sadece kalan paranın ülke ekonomisi açısından alımı daha kuvvetlidir. Aldıkları para çok olduğu için değil, paranın kendi değerinden dolayı paraları kıymetlidir. Kimse 'Almanya'da asgari ücret 2500 Euro imiş. İnsan gibi yaşamak için 25 milyar lazım.' diyemez. Ama ülkemizde asgari ücretin açlık sınırında bile olmaması üzücüdür.

Mazeretler üretmeden ticaret kapısı aranmalıdır. Parası olmayan insanlar bedenen ikinci ve üçüncü işi yapabilirler. Ticaret için yol arayabilirler. Çin'de artık eskisi gibi müstakil zenginler azalınca fakir halk kombine zenginlik yollarını aramışlardır. Toplanıp çözüm üretme yoluna gitmişlerdir. Kooperatifleşip sermaye büyütmüşler. Bir köy, biriktirdiği para ile o köydeki maden ocağını alıp işletmiş, başka köy de topladığı para ile gemi alıp ithalat-ihracat yapmıştır. Ama herkes rızkı için çabalamış tercihlerde bulunmuştur. Biz de bu modelle çalışabiliriz.

ASGARİ ÜCRET GEÇİCİ DURAKTIR

İnsanlar kısım kısımdır. Bir kısmı sorun çözer, becerileri vardır. Bir kısmı eğitim almıştır, o eğitimden dolayı önemli bir noktadadır. Ama bir kısmının eğitimi de yeterli değildir. Yapacağı çok iş yoktur. Devlet bu insanlar mağdur olmasın diye asgari seviyede, yaşayabileceği kadar bir maaş takdir eder. Bu, insana şu ifade edilmektedir. 'İçinde bulunduğun işi bir iş zannetme, bu senin asgari geçimini temin içindir. Madem okuma fırsatın olmadı ya da ekstra bir diploman ve becerin yok, sen şurada dur diye sana asgari yaşamı veriyoruz.' Bunu kesinlikle küçümsemiyorum, sakın yanlış anlaşılmasın ama asgari ücrete zam diyen insanlar oluyor. Sadece bir şeyi hatırlatmak istiyorum, burası bir iş sahası değildir. Aslında burası daha iyi bir hayat için geçici bir duraktır.

Tercihimiz bu iş kolunda bir ömür geçirmek olmamalıdır. Asgari yaşam için verilen para ile tatile gitmek, araba almak, biriktirip ev almak, mutlu olmaya çalışmak zor işlerdir. Şayet bir insan asgari ücret ile bunları başarabiliyor ise demek ki bu kişi hakikaten azimlidir. Serbest piyasada çok daha güzel işler yapabilir. Ama bu işlere giren kardeşlerim bu işi meslek zannetmiş, mücadeleye girmemeyi tercih etmiş, başka yaşamların rahat hayatlarını görünce de asgari ücretin artması gerektiğini düşünmekten kendilerini yormuş durumdalar. Bakınız sevgili dostlar, hiçbir ülke asgari ücretini ciddi bir rakam olarak artırmaz. Bin lira zam bile gelse bu artma değildir. Bu, yaşam tarzı olamaz. Tercihlerinizi gözden geçirip para kazanma yolları aramak, bu süreci bir geçiş süreci olarak görmek lazımdır. Bu bireysel bir tavsiyedir. Belki bazılarımız durumun farkına varır da girişimciliğe yönelir diye hatırlatma amaçlı yazdım. Yoksa dünyada çabalayıp rızkını arayan ve zengin olan insanlar olduğu gibi halini değiştirmeyip sıkıntı yaşayan insanlar da hep olacaktır.

Asgari ücretler artmıyor diye salt devleti ya da hükümeti suçlamak, sistemi geri plana çeker ve anlaşılmasını engeller. Bu nedenle sistemin anlaşılması açısından asgari ücret, devlet sisteminin bir parçasıdır. Hükümetlerin değişmesi asgari ücret sistemini değiştiremez gibi görülmektedir. Devletler değil ufak işletmeler de bu mekanizmalarla işler. Asgari ücret siyasi bir malzeme değildir. Birisi gelip asgari ücreti beş bin, on bin yapamaz. Sistem çöker, devlet büyüdükçe asgari ücret de devletle beraber büyümez. Para günlenince asgari ücretlinin aldığı diğer devletlerde kıymet arz edebilir. Devlette de böyledir, küçük işletmelerde de böyledir. Küçük işletmeler de devlet gibi minimum giderle işini ayakta tutmaya çalışır. Biz de yeni bir lokanta açsak belki bulaşıkçıya küçük ücretler vereceğiz ya da mülteci alacağız. Bu büyüyünceye kadar olmayacak. Büyüyünce de biraz maaşını iyileştireceğiz. Kendi meselemize kendimiz yardımcı olmuyor isek başkalarından çözüm bulmasını beklemek doğru bir iş değildir.

Velhasıl, hayat budur. Çok şikayetçi olmadan bizi mutlu edecek işe geçmek için çaba sarf etmek gerekmektedir. Ama asgari ücret değişmez, hep asgaridir.