Biz millet olarak ne baskıcı ve ceberrut, ne de naif ve gevşek idarecilerden hoşlanırız. Bize göre her şey ayarında olmalı ki bu da hakkımızdır.

Göreve ilk başladığım yıllarda bir okul müdürümüz vardı, okulla alakası bile yoktu desem
yeridir. Bun nedenle okulda inanılmaz da bir boşluk vardı. Onun tayin olup gitmesiyle
okuldan bir abimiz müdür oldu ki vay vay vay. Müdür olan abimiz Cılavuz Öğretmen okulu
mezunuydu tam bir diktatördü. Benim orada kaldığım süre içinde gördüğüm şey, Okul ne
ilk müdürün ne de yerine gelen müdür zamanında asla randıman göstermedi. Yani hem
öğrenciler hem de biz öğretmenler ne ipin ucunu kaçıran, sözü dinlenmeyen, basiretsiz
birini ne de baskıcı, her şeyi şiddet ve metazori halletmeye çalışan kişilerden hoşlandık. Bu
mesele tam da genele şamil bir örnektir.
Hep söylerim müdür olmak kolaydır ve öyle ya da böyle herkes yapabilir. Asıl olan
idareci olmaktır. İdareci idare eden demektir, bulunduğunuz yerdeki her şeyi en iyi şekilde
idare edeceksiniz. Çalışanı da parayı da.
Belediye başkanı olmak kolaydır. Öyle ya da böyle onu da herkes yapabilir. Asıl olan Şehr-
ül emin olabilmektir. Revaçta bir partinin adayı olursunuz kimse sizin liyakatinize bile
bakmaz baktığı şey sadakatinizdir. Ala külla üstten gelecek emir ve direktifle beş yıl
yaparsınız başkanlığı.
Yönetici pozisyonunda olan biri makamı ne olursa olsun önce İnsan olmalıdır. İstisnasız
hepimizin bir şekilde bir makamla işi olmuştur. İşte o anda size karşı olan tutumu onun
yıllarca ya hayırla ya da şerle anılmasına yol açar. Ya “Arkadaş şu dairede bir işim vardı
Allah razı olsun müdür bana bir yardımcı oldu, herkesin olmaz dediği işim beş dakikada
halloldu öldüyse Allah Ahmet eylesin yaşıyorsa Mevlam hayırlı ömür versin..” demez
miyiz? Ya da “Arkadaş şu dairede bir müdür vardı nasıl şerefsiz bir adamdı, millete kan
kustururdu, işimiz olacak da adamın yüzünü göreceğiz diye ödümüz kopardı. ” demez
miyiz?
Bununla birlikte çalışanını ezen, bağırıp çağıran, horlayan, anlayışsız ve statikocu insan ne
kadar istenmezse, işinden kaytaran, bilgisiz ama ukala, hasbelkader koltuk elde etmiş ve
bunun sarhoşluğunda olan, liyakatsiz ve başarısız insanlar da istenmeyen kişilerdir.
Ne kadar yazarsak yazalım, ne kadar söylersek söyleyelim eğer insanın içinde yoksa
olmuyor kardeşim. Mayası cımbıldak olana ne din, ne ahlak ne de kanun söküyor. Biz
biliriz ki makamını kişisel çıkarı için kullanan da, o makamın gücüyle insanları ezmekten
zevk alanlar da, gevşek ve basiretsiz olanlar da lanetlenenlerdir.
Ey koltuk sahipleri;
Unutmayınız ki bir şekilde elde ettiğiniz o koltuklar sizin aynı zamanda öbür tarafta
referansınız olacak. Hani su-i misal misal olmaz bilirim ama cübbeli bir zat tuvalet taşı ile
bir örnek veriyordu ya!... huzur-u mahşerde o koltuk da dile gelirse maazallah.