Hipnoz Nedir ? Fikret Şanlıbaba’nın Kaleminden“Sen aslında gündüz de uykudasın.” (Celâleddîn-i Rumi)İnsan bilincinin önünde bir ses vardır. Psikologlar buna iç ses derken İlahiyat terminolojisinde bunun karşılığı nefistir.Ne

Hipnoz Nedir ? Fikret Şanlıbaba'nın Kaleminden

'Sen aslında gündüz de uykudasın.' (Celaleddîn-i Rumi)

İnsan bilincinin önünde bir ses vardır. Psikologlar buna iç ses derken İlahiyat terminolojisinde bunun karşılığı nefistir.

Nefisler de merhale merhaledir ama nefsin en eğitilmemiş hali nefsi emmaredir ve ne yazık ki toplumun çoğunluğu bu nefse sahiptir.

Nefsi Emmare: Adından da anlaşılacağı üzere emreden nefis demektir. Bu cahil nefse sahip olan insanlara söylenilecek tavsiyeler etki etmez. Bu nefis kalbin önünde durur ve gelen her cümleyi yargılar. İtiraz eden bir nefis yapısıdır. Acaba, kim demiş, nereden biliriz diye devamlı itiraz halindedir. Hoşlanmadığı bir eleştiri ile karşılaştığında sanki sen de şöyle değil misin diyerek hemen misilleme yapar. Bu itirazlardan dolayı o insana yapılan tavsiyeler ve nasihatler onun bilinçaltında yer edinemez.

HİPNOZ DAHA ÖNCEKİ HİPNOZDAN KURTARMA ÇABASIDIR

Hipnoz sayesinde kişi daha önceki diğer hipnozlardan kurtulur.

Bazı saçma düşünceler kişinin kalbine yerleşir. Gün içerisinde insan farkına bile varmadan dışarıdan bazı bilgileri bilinçaltının derinliklerine atar ve titizlik hastalıkları, obsesiflikler, bağımlılıklar, duygusal bozukluklar gibi sorunlar da zamanla tıpkı bir tohumun yeşermesi gibi yeşerir ve ağaç olur. Artık o insanın doğal yaşamına zarar verecek bir boyuta gelir.

Beş duyu dediğimiz tat, koku, his gibi duyular insan nefsinin dikkatini çeker, bireyin nefsini ilgilendiren bir hikaye anlattığınızda da kalbi boştadır ve nefis o hikaye ile meşgul olduğu için o esnada söylenilen sözler iç ses tarafından yargılanmadan direkt kalbin derinliklerine iner. Eski vaizler halka uzun uzun hikayeler anlatırlardı ki nefis bu hikayeye dalsın, kalbi boşalıp itiraz etmeden hakikati düzgünce kavrayabilsin diye. Tabi bunu bilerek veya bilmeyerek vaaz anlatmalarında kendiliğinden çıkan bir üslup da olabilir. Esnaf arkadaşların zamanla hangi müşteri ne denilirse mal alıyor, hangi kelimeye tepkisi var gibi deneyimleri elde edip buna esnaflık demesi gibi bir etki alanı oluşturmaktır.

DUYULARIN YOĞUNLAŞMASI HİPNOZU KOLAYLAŞTIRIR

Bir adam eşine tektaş bir yüzük alsa, kadın onu görünce bütün nefsi ve duyuları oraya yönelmiş olur, o esnada belki de hiç farkına varmadan eşi 'sen bensiz yapamazsın' der. Artık bu cümle yargılanmadan bilinç altının en derin yerlerine yerleşmiş olur.

İlerleyen vakitlerde anlaşılır ki adam kendine ait bir harem kurmuştur. Alkoliktir ve mazoşisttir. Kadın habire dayak yemekten bir türlü kendisine gelemez. Komşular bak bu adam sana zulmediyor eve de katkısı yok deseler bile söylenilen cümleler nefisi atlatıp bilinçaltının derinlerine gidemediği için kadın sadece ben onsuz yapamam der durur. Bunun aynısı obsesif kompülsif bozukluk hastalarında da olur. Elini yıkamaktan derileri soyulan insanlar olur, her gün bir sabun bitmektedir ya da çamaşır suyu ile yaşamaktadır. Ne söylerseniz söyleyin asla bırakamaz çünkü sözler derinliklere inmediği için etki edemez.

O halde hipnoz aslında insanı daha önceki girdiği hipnozdan çıkarmak için yapılır. Hipnoz sadece bir alettir, rahatsız olan kişiyi klinik olarak iyi tahlil etmek, kaygılarını gözlemlemek, bunu neyin bozacağını tespit eden telkin cümlesini ayarlamak ve bunu o kişiye ilaç gibi yutturmak için gerekir. 'Milaka' Arapça kaşık demektir. Telkin de aynı köktendir, kişiye yutturulacak söz anlamındadır. Bunu alt yapısı iyi bir psikolog yapmalı ki hastanın bilinçaltına atılacak mesaj iyi belirlenebilsin.

HİPNOZ NASIL YAPILIR

Hipnoz bir uyku halidir. Bu bazı insanlar tarafından göz kasları yorularak da yapılır. Malumunuz göz önünde saat sallamak hipnoz için doğru bir metottur.

Hasta asla uyumamaktadır.

Bilincini kaybetmez, bilinçli bir şekilde size cevap verir.

Herşeyi duyar rızası olmadığı bilgiyi vermez.

Sadece aşırı gevşeme telkinleri ile beraber kendi rızası ile bilinçaltına daha rahat bir erişim ile size cevap verir.

Hipnozdan kalkamamak diye bir şey olamaz. Hiçbir şey yapılmasa bile kişi rahatlıkla uyanır. Zaten tam uyumuyordur.

Hasta kişiye uyması gereken cümleleri söylersiniz ve o kişi de buna uyar. Bir sanal uyku halidir. 'Rahatça oturup gevşemeniz gerekir, gevşediğinizi düşünün, göz kapaklarınız ağırlaşmakta, daha da ağırlaşmakta, artık kapanmasını engelleyemiyorsunuz şimdi kapanıyor. Başınızdan bir ağırlık akıp gidiyor. Sağ kolunuzdan bir ağırlık aktığını hissedin. Sol kolunuzdan bir ağırlığın aktığını hissedin. Bütün bedeninizden güneşin altında bir yağın erimesi gibi ağırlıklarınızdan kurtuluyorsunuz, gevşediniz' gibi bunlara benzer hipnoz kitaplarında bulacağınız otuz kırk cümle ile kişiyi yalancı bir uyku haline getirirsiniz. Bu bilinçli bir gevşeme hareketidir. Herkes yapabilir. Bu gevşemeye nefis müdahale edemediği için o diyalogdaki söylemler sizin en tabanda neye inandığınızı gösterir. Sonra beşten geriye doğru sayacağım uyan dersiniz 5-4-3-2-1 ve göz açılır.

Ezberlenecek otuz kırk cümle ile hipnoz yapılabilinir. Karşı taraf buna tam rıza gösterip sıkıntısından kurtulmak ister ise hipnoz sadece bir alettir, kişinin sorununa telkin edilecek cümleler uzman biri tarafından seçilmelidir, o esnada bilinçaltına yanlış bir cümle, yanlış bir öneri gönderirseniz o cümle hasta ile ilişkilenip hatalı bir inanca sahip olabilir. Bir de o inancın getirdiği davranış sorunu ile karşılaşırız. Kocasından sıkıntı çeken birine ailen önemli değil diye bir telkinde bulunursanız o kadının çocukları ile olan ilişkisini de bitirmiş olursunuz.

Biraz hipnozu bilen kişiler oto hipnoz da yapabilirler. Kendi kendilerini telkin ederek yirmi dakikada kendinizi de kodlayabilirsiniz. Bir ay az yemek yiyeceğim canım istemeyecek gibi. Bu basit, derin olmayan bir kodlamadır.

Hipnozda asıl olan uyutarak değil uyutmadan konuşur iken telkin yolu ile hipnotik sürece sokmaktır ki işte bu, işin uzmanlarının yapabileceği bir iştir.