Rüya ilmi; Müslüman toplumların, hakkında birçok şey yazmaları ve yöntemlerini belirlemeleri gerektiği halde ne yazık ki en çok ihmal ettikleri ilimlerin başında gelmektedir. Aslında rüya yabancı bir dil olan ama bu dili bilenlerin ?

Rüya ilmi; Müslüman toplumların, hakkında birçok şey yazmaları ve yöntemlerini belirlemeleri gerektiği halde ne yazık ki en çok ihmal ettikleri ilimlerin başında gelmektedir. Aslında rüya yabancı bir dil olan ama bu dili bilenlerin çok az olduğu ciddi bir meseledir.

RÜYA NEDİR?

İnsan aslında uykuda bedenen yaşamaya devam etmektedir. Organlar çalışmaya devam etmekte olup uyanık olmaktan tek farkı duyuların özellikle beş duyunun (görme, tatma, koklama, duyma ve hissetme) kapalı olmasıdır. Ruh da bedenden kopmamak şartı ile semavatın katlarına doğru yükselmeye başlar. Yani hayat duyular olmadan devam etmektedir. Bizler eşyayı genelde duyular ile kavradığımız için duyular da kapalı olduğundan tanıdığımız eşyayı bile başka bir simge üzerinden algılarız. Uykuda bir meselemiz hallolmuş ve kafamız sakinlemiş ise bu sakinliği hissetmek için uçtuğumuzu görebiliriz.

RÜYA BİR HAYIR KAPISIDIR

Rüya görmemek büyük hüsrandır. Çünkü rüya dünya ve ahiret işleri için Müslüman'a açılmış büyük bir hayır kapısıdır. Allah'ın insanlar ile konuşması vahyin bitmesi ile kesilmiş, geriye Allah'tan bilgi ulaşması için sadece rüya kalmıştır. Çünkü ne fal ile ne cinler ile ne his ile ne de başka bir şey ile gelecek asla bilinemez ama rüyalar ile gelecekten bilgi almak imkan dahilinde olabilmektedir. (Tabi bu iş kesin tarihler vermek ve gayba her boyutu ile muttali olmak değildir, aslında rüyayı gören kişi için bir yönlendirmedir.) Peygamberimiz: 'Zaman (kıyamet) yaklaştıkça Müslüman'ın rüyası hemen hemen yalan çıkmaz' buyurmuşlardır. (Sahih-i Buhari Ve Müslim)

İşte bu sözden 1400 yıl geçti ve kıyamet daha da yaklaştı. O halde bizim en büyük ihtiyacımız rüya bilimciler ve Salih insanların rüyalarıdır. Peygamberimiz kendisine salat-u selam olsun vefatının yaklaştığı son günlerinde 'Nübüvvetin müjdecilerinden geriye sadece Salih kulun göreceği yahut onun için görülecek rüyalar kalmıştır.' buyurmuştur. (Sahihi Müslim)

Yine bir sahih hadiste; 'Sahih bir kişinin gördüğü güzel bir rüya peygamberliğin kırk altı cüzünden bir parçadır.' (Sahihi Buhari) buyrulmuştur. Bu rüya kesin budur demek çok tehlikelidir ama iyi anlamak ve anlamlandırmak gerekir. Ayrıca Salih insanların rüyalarının içinde toplumsal bir mesaj da olabilir. Dikkatli okumak ve anlamak gerekmektedir.

Bir örnek ile devam etmek istiyorum. Bundan birkaç sene önce Dr. Ramazan El Buti, youtube da videosu da bulunan binlerce insanın katıldığı dersinde 'Ey Şam halkı! Bir rüya gördüm ama doktor işi gücü bıraktı bize rüya mı anlatacak dersiniz diye çekindim. Ama rüyayı ehil insanlar ile istişare ettim ve rüyayı anlatmasam da bu bilgiyi sizden saklamanın yanlış olduğunu söylediler. Aziz kardeşlerim! Ne yazık ki bir bela geliyor ve çok yakındır. Burada bulunan hiç kimse bu beladan kaçamayacak. Gelin istiğfar edelim de Allah bu belayı bizlerden kaldırsın.' diye uzun uzun anlatır. Ve birkaç ay geçmez ki Suriye savaşı başlar. Sonra henüz geç kalınmadığını söyleyen ayrı bir konuşması daha vardır. Rüya, üzerinde çok durulmayan, ihmal edilen bir ilim olmuştur. Bize ve topluma yön verecek Salih insanların rüyalarına ve bu rüyaların doğru ve iyi yorumlanmasına ihtiyaç vardır.

YALAN RÜYA ALLAH'A İFTİRADIR

En büyük günahlardan bir tanesi kişinin görmediği rüyayı gördüm diye anlatmasıdır. Çünkü kişi yüce Allah'a bunu bana gösterdi diye iftira atmış olur. Kendinde bir paye olduğunu ifade etmek için ne çok yalan rüya uyduran sahtekarlar vardır.

RÜYA İLK YORUMLANDIĞI GİBİ GERÇEKLEŞİR

Peygamberimiz; 'Rüya yorumlanıncaya kadar uçan bir kuşun ayağı üzerindedir, yorumlandı mı düşer.' (Tirmizi) buyurmuşlardır. Rüya yorumlanınca takdir edilen bir kadere dönüşür. O halde doğru yorumlayacak iyi niyetli insanlara anlatmak lazımdır. Bir kadın hep aynı rüyayı görüp peygamberimize yorumlatır, iyi yorumla beraber evine dönerdi. Bir gün kocası sefere gitti ve kadın aynı rüyayı tekrar görüp yeniden yorumlatmak için peygamberimize geldi ama kendileri evde değildi. Aişe annemiz ısrarla rüyayı sordu. Kadın 'evimin bir duvarı yıkılıyor ve çocuğumun da bir gözü kör doğuyor' dedi. Aişe annemiz; 'kocan seferde ölecek ve çocuğun günahkar olacak' dedi. Bunu kapıdan giren peygamberimiz kendisine salat-u selam olsun duyunca 'öyle deme Ayşe!' dedi ama rüya yorumlanmış oldu. Rivayet eden sahabe 'Allah'a yemin ederim ki adam o seferde öldü, çocuğu da günahkar bir çocuktu.' dedi. (İbn-i Hacer fethul bari)

İYİ RÜYALAR ANLATILIR KÖTÜ RÜYALAR ASLA ANLATILMAZ

Rüyanın iyi olup olmadığı kalpte oluşan duygu ile rüyayı gören tarafından bilinir. Gün içinde duyduğunuz bir haberin iyi olup olmadığını bildiğiniz gibi bilirsiniz. İyi rüya; kalbin huzurlu olduğu rüyadır. Kötü rüya; kalbin tedirgin olduğu ve korktuğu rüyadır. Kötü rüyayı gören kalkınca korkmuş ise sol tarafına hafiften üç kez tükürür ve o rüyanın şerrinden Allah'a sığınır, asla ama asla kimseye anlatmaz. İyi ve huzurlu rüyalar ise ehil insanlara güzelce hayra yorması için anlatılır. Buhari ve Müslim rivayetinde peygamberimiz; 'Güzel rüya Allah'tandır. Buna göre sizden herhangi birisi sevdiği bir şey görecek olursa onu ancak sevdiği kimselere anlatsın. Hoşuna gitmeyen bir şey gördüğünde onun ve şeytanın şerrinden Allah'a sığınsın ve üç defa (soluna) hafifçe tükürsün, rüyasını kimseye anlatmasın, o zaman o rüyanın ona zararı olmaz' buyurmuştur. Yine bir sahih rivayette; 'Sizden herhangi bir kimse uykuda şeytanın kendisi ile oynamasını sakın anlatmasın' buyrulmuştur.

Halk arasında iyi rüyanı anlatırsan bir daha göremezsin ya da kötü rüyayı suya anlatmak gibi söylenilen sözler doğru sözler değildir. Geçenlerde bir arkadaşım bir rüya gördüm dedi. Şayet korktu isen anlatma dedim, arkadaşım aslında çok da korkmadığını söyledi. Yani korksa da anlatmakta ısrarlı idi. Rüyamda siyah at gördüm dedi. Tabi tedirgin oldum, rüya yorumundan çok anlamam ama kendi rüyalarımla ilgilendiğim için biraz malumat sahibi oldum. Haber ciddi idi ama ilk yorumlayan olduğumu düşünerek rüyanın yorumunu değiştirmem gerektiği kanaatine vardım ve 'at mürüvvettir, siyah olduğu beyaz olacağına yakında iyi haberler alacağına işarettir.' dedim ama yorumumu duyan eşi rüyayı anlatınca ben dediğiniz rüya bilimcileri araştırdım hapis demiştim dedi. Ve arkadaşım kendi müdahili olmayan bir işten dolayı bir hafta sonra tutuklandı.

İslam'ın rüyalara bakış açısı şaklabanlıktan uzak, bilgi aktaran ciddi bir meseledir. Özellikle sabah namazından sonra görülen rüyalar çok kıymetlidir. Zira şeytanlar sabaha doğru yuvalarına çekilirler. Peygamberimiz sahabesine her sabah rüya göreniniz oldu mu diye sorardı.

ÜÇ ÇEŞİT RÜYA VARDIR

1- RAHMAN'DAN

2- ŞEYTANIN MÜDAHALESİ İLE

3- PSİKOLOJİK

Bu bölümlerden şeytanın müdahalesi dahilinde görülen rüya korku ve kalp tedirginliği ile belli olur. Psikolojik rüyada rüya dili daha bireyseldir (İnşallah bir sonraki yazımızda anlatacağım). Rahmani rüyada ise huzur vardır. Ve genelde evrensel bir dil ile anlatılır. Simgeler şahsın kendi hayatında gördüklerinden ziyade daha evrensel bir dil ile anlatılır. Buna belki İslam'ın sembolik dili de denilebilir. Mesela; Kuran'daki simgeler veya eşyalar genel simgelerdir. Rüyada 'yağmur' genelde berekettir. Haziran ayında kar yağdığını gören kişiye 'kar da yağmur gibidir, bereketi temsil eder. Bereketli bir işe girmiştir ama Haziran'da kar yağmaz, işe vakitsiz bir zamanda girmiştir' gibi anlaşılır.

İbn-i Sirin gelmiş geçmiş en büyük İslami rüya yorumcularından birisidir. Bir gün İbn-i Sirin'e bir kadın gelir ve 'rüyamda bir kütük görüyorum duvara yaslı halde gölgesinde de bir tavuk var ve orada kenarda saklanmış bir yumurta var' deyince İbn-i Sirin kızar ve 'ahlaksız kadın!' der. Kadın şaşırır, İbn-i Sirin; 'inançlı insan kökü olan bir ağaç gibidir. İnancı o insanın köküdür ama Kuran'da kafirler köksüz bir ağaçtır denilir (keennehum hişubun mudannedeh), yaslanmış kütük gibiler buyrulur. Senin hayatında inançsız bir adam var yani gayrimüslim bir kişi. Gölge ise rahatlıktır, cennette gölgeler vardır ve sen onun gölgesindesin. Tavuk ise namus mefhumu olmayan hayvandır, horozunu seçmez. Yumurta ise o adamdan düşürdüğün çocuk' der. Bu yorumun üzerine de kadın itiraf eder. Demek ki bazen insan kendine mahsus bir mahremi farkına varmadan simgeler üzerinden anlatabilir, dikkat etmek lazım. Ebu Seleme: 'bazen bir rüya görürdüm, bu rüya beni hasta ederdi' buyurmuştur. Sahabe dönemi ve tabiin döneminde Müslüman insanlar rüyalara çok önem vermişlerdir. Bizler rüyalarımızda gördüğümüz simgelerin günlük hayatla bağını kuramadığımız için rüyaları anlayamayız ve zamanla bu bizim için uçulan kaçılan fantastik bir çizgi film gibi kalır.

Velhasıl yazımda ihmal edilen önemli bir konu o0olan rüyaya biraz da olsa dikkat çekmek istedim. Keşke İslam aleminde bu konuda yazılmış ciddi eserler olsa idi. Birkaç eser telif edildi ama onlar da ne yazık ki Türkçeye çevrilmedi. Umarım bu ilimde de mütehassıs insanlar yetişir. Gelecek yazımızda da rüyanın psikolojik boyutu hakkında bilgi vermeye çalışacağım.