Bak oğul;
Bir adem ki yamaçtan aşağı paldır küldür düşerken ne yapar? Sendeler, sağa sola çarpar, en yakınındakinin ne olduğuna bakmadan ona sarılır, tutunmaya çalışır. O andan itibaren de kendinden çok tutunmaya çalıştığını düşünmeye başlar, ya ona bir şey olursa, koparsa, kırılırsa diye. Öyle ki ona bir şey olursa kendin de yok olacağını bilir. Sarıldığının kendini düşmekten kurtaran 'şeyin' ne olduğunun artık hiçbir önemi yoktur. Çatlamaya ramak kalmış bir kaya çıkıntısı da olabilir az sonra kopacak bir sarmaşık da. Ama o anda hiçbir önemi yoktur bunun çünkü o anlık da olsa düşmekten kurtulmuştur ve sonsuza kadar kendini orada tutacak düşüncesiyle sarılmıştır. Kopacağı, kırılacağı hiç aklına gelmez. Tutunduğu andan itibaren artık o 'şey' ademin vazgeçilmezidir. Tek düşüncesi ve duası onun sağlam kalması üzerinedir. Taaa ki tutunduğu dal onu bırakana ya da eli kayana ve yahut bir şey o tutunduğu şeyi tutunduğu yerden ayırana kadar.
Bak oğul;
Bir adem senden hoşnut değilse sen de ondan değilsen ayır yolunu gitsin, dalaşma, sataşma, didişme, konuşma. Bu durum senin yenilgin değil kazancındır. En anlamsız şey kabul görmeyeceğini, kabul edilmeyeceğini bile bile birini ikna etmeye çalışmaktır. Değiştirebileceğin şeyler üzerinde uğraş. Aman deyim kavga ile bir şeyleri çözeceğini sakın ha sakın aklına getirme kavga çözüm olaydı tarih bunun örnekleriyle dolu olurdu. Kavga sadece anlık öfkenin kaba kuvvete dönüşmesidir ki ne yenilen düşüncesinden feragat etmiştir ne de yenen kabul ettirmiştir. Şayet kavgada yenilen haksız olsa bile daha da bilenmiştir, daha da hoyratça sarılacaktır yanlışına. Kısaca yanlışa yanlışla gidilmez oğul.
Bak oğul;
Ola ki devlet ricalinde yer aldın, sakın ha adaletten, dürüstlükten, hakkaniyetten ayrılma. Fırsat bu diyerek haksız edindiğin her delikli kuruş boynuna geçecek bir değirmen taşıdır. Bilesin ki en büyük günah kul hakkıdır. Hakkın olmayanı hakkın saymak Hakk'ın gazabını istemektir. Sakın ha oğul, bu bendendir, bu sendendir demeyesin, halkın hepsi senin eline, diline bakar herkese eşit uzaklıkta ol. Haksız olan baban haklı olan düşmanın da olsa hakkını teslim et ki Hakk da senden yana olsun. Sakın kem söz deme oğul. El yarası şifalı ot ile iki günde geçer amma dil yarasına ilaç yoktur. Pişman olursan, nedamet duyarsın da yüreğinden gitmez acısı. Etme oğul yapma, sakın kanından soyundan olanların ahını alma. Oturduğu yerde iki gün daha fazla kalmak için yalana, riyaya, hırsa, hırsıza, uğursuza sarılma.
Bak oğul;
Sen sen ol yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişme. Onları da yanına al çoğal, büyü, ama sadakatten asla ayrılma. Şayet elindeyse işi ehline ver. Akraban da olsa liyakate esas değilse işi telim etme. Bir kişiden alacağın dua ya karşı bin kişiden beddua alırsın aman deyim.
Bak oğul;
Haklıysan ucunda ölüm de varsa git ama haksız isen bulunduğun mevkiin azametiyle eziyet edersen, baskı yaparsan, zulüm edersen bu dünyada olmasa da öbür dünyada kesin yakana yapışırım. Gücün bir masumun ahını alacaksa yere batsın o gücün.
Deme o ki evlat aldıysan bir damla öğüt abat, almadıysan berbat olasın.