Gerek insanların gerekse toplumun sinir uçlarına dokunmayacaksın. Yarım asrı on üç geçen ömrümde edindiğim en önemli şeylerden birdir bu.

'Anama sövdü hakim bey' diyerek iki jandarmayı silahlarıyla birlikte kapının önüne paket yapıp koyan bir Anadolu insanının hikayesini yazdım, yakında çıkacak olan Nevşehir hikayeleri 3 kitabımda bulacaksınız.

'Defalarca istedim vermedi, borç verirken bir aylığına aldı altı ay oldu vermiyor. Yüzümü kızartıp istiyorum yok diye gırtlağına vuruyordu, daha da zorlarsam canımı mı alacaksın yok işte vermiyorum diyordu. Ben de aldım hakim bey' diye savunma yapmış adam.

'erkekliğime laf etti ben de şişledim efendim' diye savunmuş kendini vatandaş. Öyle yazıyor gazete.

'Niye adamı on iki yerinden bıçakladın oğlum?' diye soran hakime 'benim şahsıma etsin ama aileme, vatanıma, bayrağıma, dinime laf edeni yaşatmam efendim bu da benim şerefim.' Diye savunmuş delikanlı.

Örnekleri uzatmak mümkün.

Şu bir gerçek ki kişilerin de toplumların da kırmızı çizgileri vardır. Bu çizgilerin şunu bunu da olmaz. Toplumun değer yargılarına, kutsallarına, dini ve milli değerlerine laf etmenin ne manası vardır? Neden herkes inandığı ile yaşayamıyor? Benim inandığım seninkinden doğrudur dayatmasının varacağı bir sonuç var mı sizce?

Hangi dinin daha doğru olduğu gibi bir tartışmanın kazananı var mıdır? Eğer bunda sonuç alınacak olsaydı yaratan Kafirun suresi 6. Ayetinde söylediği gibi 'sizin dininiz size benimki bana' der miydi?

Hangi milletin daha iyi olduğunu taratacak bir mizan var mıdır? Her insan içinde yaşadığı vatanın mensubu olmaktan gurur duyar, mensubu olduğu millet ve din en aziz olandır onun için.

Toplumlar geçmişiyle övünür, geleceğiyle gururlanır.

Bu topraklar bize vatan olduğu günden beri yaşanmış binlerce olay vardır. Bunların bazıları zorunluluktan, bazıları o dönemin konjonktüründen, bazıları kişisel ihtirastan, bazıları inattan meyana gelmiş olabilir ama bazıları da vardır ki vatana göz dikenlere karşı verilmiş kutsal savaşlardır.

Sevilen ve saygı duyulan kişiler vardır. Bu kişileri sizin sevmiyor olmanız ona hakaret etmenizi gerektirmez.

Unutulmamalıdır ki sizin beğenmediğiniz her hangi bir şey bir başkasının kutsalı, değerlisi, kıymetlisi, vazgeçilmezi olabilir. Eğer yaratılanı yaratandan ötürü severim diyebiliyorsanız, eğer insanı dünyanın merkezine koyabiliyorsanız, eğer saygı duyulanı eşref-i mahlukat olarak kabul edip hak veriyorsak kimse kimsenin değerlisini siyasi malzeme haline getirmesin.