Her yıl acaba bu kez hangi ülkeyle şu 'lanet olasıca Ermeni meselesi' yüzünden papaz olacağız diye endişe etmekten bıktık usandık.

Daha bir hafta öncesinden bilmeme hangi devlet 'biz bu yıl 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyacağız' diyecek diye fal açıyoruz. Hiç işimiz olmayan devletlerin 'kercine' yapar gibi bu mesele ilgili açıklama yapmaya kalkmaları da ayrı bir tiyatro. Bu güne kadar 31 ülke resmen 1915 tehcirini soykırım olarak tanımış. Bunların içerisinde Nüfusu pek çok ilimizden küçük olan Lüksemburg da var mahallelerimizden küçük Vatikan da.

Aslında sorun kimin ne yaptığında değil bizim ne yapmadığımızda.

Öyle ya zorlasan yaşayanın bile çıkacağı yıllardan bahsediyoruz. Her şey gün gibi aşikar, kimin ne yaptığı veya yapmadığı belliyken ve her yönüyle haklı bir davada savunmada kalıp neredeyse 'vallahi biz bir şey yapmadık' diyecek hale geliyoruz.

Arşivlerde belgeler net. Sadece bizde değil Rusya, İngiltere, Ermenistan ve Amerika devlet arşivlerinde de o yıllarda neler olduğuna dair her şey yazılı.

Her şeyi geçtik azıcık tarih bilgisi olan herkes Ermeni vatandaşların Osmanlı devletinin en makbul yurttaşları olduğunu bilir. Devlet kademelerinde onlar, ticaretin en kallavisi kürkçülük, sarraflık, havyar işi, kabzımallık, gümüş döküm, ziynet eşyası yapımı, halıcılık, gibi lüks işler onlarda. Matbaa ve kitap işleri onlarda, en lüks mağaza işletmeleri onlarda, genelevleri onlarda, gazino, kumarhane, pavyon ve meyhaneler onlarda. Velhasıl küçük esnaf, memur takımı ve tarım işleri Türklerde devlet kademesi ve paralı işler Ermeniler, Yahudiler ve Rumlarda.

Böyle bir imtiyaza sahipken Doğu Anadolu'da beslenen kargalar göz çıkarmaya çalışırsa ne yamak gerekirdi?

Daha 1909 yılına kadar askerlikten bile muaf olan gayrimüslimler ancak bu yıldan sonra zorunlu askerliğe tabi oldular. O zamana kadar o sıkıntıları bile yoktu.

Bizim yazıklarımıza itiraz eden çok olabilir ama bakın bir Rum asker tuttuğu günlükte şunları yazıyor ' 24 Ağustos 1918 …sabah erkenden hareket ettik ve 7 kilometre ilerideki Dize köyüne vardık. Burası Ermeni vahşetine hedef olmamış veya bizim süvarilerin seri hareketinden dolayı gelememişler…'( Karamanlı Rum Ortodoks bir askerin seferberlik hatıraları kitabından syf 114)

Burada açıkça daha önce pek çok yerde meydana gelen Ermeni mezaliminden söz etmektedir.

Günlüğünde daha vahim bir not düşüyor bu Rum asker ' …Ermeniler Türk mecruhlarına (kadınlarına)……. Lan Türk dur anasını s…..Türkleri' diye küfür edip öldürürlerken Ermeni ve Süryani karılarını tedaviye aldılar…' ( Aynı kitap sayfa 105

6 Temmuz 1918)

Doğu Anadolu'da fırsatı ganimet bilerek hamisi olan devlete isyan ederek Ruslarla birlik olup komşusun dahi acımadan bıçak çeken hainleri, çoluk çocuk acımadan öldürüp, malını mülkünü yağmalayan şeref yoksunu insanları, topraklarımızdan def etmeyip ne yapacaktık?

Kaldı ki 1915 yılından sonra dahi halk tabiriyle 'adam gibi duranlara' hiçbir şey yapılmadığı da kayıtlardadır.

Demem o ki artık her 24 Nisan'da bu yıl hangi ülkeler artistlik yapacak diye düşünmeden şu işin belgelerini şak şak şak diye bir çaksak mı AB'nin duvarlarına.