ALLAH KAF DAĞININ ARKASINDA DEĞİLDİR.Sonsuz şükürler olsun ki Allah Kaf dağının arkasına yerleşip bizlerle oradan irtibata geçmedi. Şayet Allah Kaf dağının arkasında olsa idi o zaman Allah’a ulaşmak ne mümkün dü, derdimizi ken

ALLAH KAF DAĞININ ARKASINDA DEĞİLDİR.

Sonsuz şükürler olsun ki Allah Kaf dağının arkasına yerleşip bizlerle oradan irtibata geçmedi. Şayet Allah Kaf dağının arkasında olsa idi o zaman Allah’a ulaşmak ne mümkün dü, derdimizi kendisine anlatmak çok zordu. Bizlere efsanevi Kaf dağına nasıl gidileceğini bilen bir Hüthüt kuşu lazımdı. İlk önce Hüthüt’ü bulup derdimizi O’na doğru bir şekilde anlatacaktık ve O’nun da hazreti Allah’a derdimizi münasip bir şekilde anlatmasını ümit edecektik. Umarız ki anlattığımızı doğru bir şekilde anlamıştır.

BİZE BİZDEN DAHA YAKIN OLAN ALLAH

  1. öyle bir yaratıcı ki kullarını şah damarımızdan daha yakın bir bilgi ile bilmekte ve görmektedir. öyle bir yaratıcı ki kendisini Mücibut Daavat (dualara icabet eden) olarak tanımlamaktadır. Yani; kulunu dinleyen ve kulun taleplerine karşılık veren bir tır. Kul kendisine direk meselesini arz edebilir. Bizim kendisine talepte bulunmamız için gidip bir aracı bulmamıza türbeye ya da filanca zata ya da filanca duayı 444 defa söylememize gerek yoktur. O bizi duymaktadır. Yaşayandır ve külle yevmin huve fi şe’n (her gün iş başındadır) herhangi bir Hüthüt’e ihtiyaç duyulmadan direk ile iletişime geçilebilinir. Birileri oradan gelen maneviyat kaldıramaz gibi cümlelerle korkutup Allah ile aramıza girmeye çalışıyorlar hâlbuki tevhidin aslı aracı olmadan yaşamaktır.

MUCİBUT DAAVAT (Davet edilen meseleye icabet eden bir Allah)

Bu cümle kullanır mı bilemem ama Allah azze ve cellenin gündelik yaptığı iş nedir desek? Kulları için mucibut daavat olmasıdır diyebiliriz. Yani Allah’ın işlerinden bir tanesi de kulların dualarına icabet eder. Kimse Allah’a dua ettim de unutuldu diye bir şey olamaz Allah kullarını ciddiye alır özellikle gecenin üçte birinde kalkan kullar çok özel bir konumda dua ederler.

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “Rabb’imiz Tebâreke ve Taâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığı zaman (keyfi­yeti bizce bilinmez bir hâlde) dünyâ gökyüzüne iner ve:

Bana kim dua eder ki, onun duasını kabul edeyim!

Benden kim bir hacetini ister ki, ona dileğini vereyim!

Benden kim mağfiret ister ki, ona mağfiret edeyim! Buyurur”(Buhari 1145, Muslim 758)

Kullarının isteklerine mutlaka ama mutlaka karşılık verir. Ya meselesini kulun istediği gibi bitirir ya da kul için hayırlı olacak şekilde başka bir şekilde neticelendirir. Ne yazık ki kul gönlünden geçeni hayırlı zanneder ve dilediği şey istediği gibi olmayınca zanneder ki Allah ona vermemektedir. Hâlbuki dilediğinin kul için hayırlı olup olmayacağı yalnız onun katında bir bilgidir.

ALLAH OLMASA İDİ SEBEPLER DÜNYASINDA YAŞARDIK

Haşa kulunu dinleyen ona yardım eden bir Allah olmasa idi hayat ne zor olurdu. o zaman para kazanmak için illaki çalışmak, şifa için illaki ilaç kullanmak ve meseleler için illaki sebepler bulmamız gerekirdi. (bugün de ne yazık ki bu hale geldik) hâlbuki Mutezile’nin de dediği gibi Müslüman’ın(Allaha teslim olmuş bir kişinin ) hayatı kerametsiz olmaz. Müslüman sadece Allaha güvendiği ve O’na teslim olduğu için onun işi diğer insanlar gibi olmaz, olamaz da zira kendisine güvenen Müslüman’ın meseleleri için Allah ona sebepler yaratır. Kul tesadüf şöyle oldu, tesadüf böyle, bir denk geldi der milyonlarda denk gelmemiştir, Allah kuluna yardım etmektedir. Kim Allaha güvenmiştir de Allah onu yarıda bırakmıştır. İslam zaten teslim olmak demektir sadece biz Müslümanlar teslim olmayı tecrübe edinmedik. Birbirimize filan meselelerde Allaha teslim oldum Allah’ta meselemi şöyle yaptı diye teslimiyetten kaynaklı tecrübeler edinemedik.

ALLAHA DAVET EDENDEN DAHA GÜZEL SÖZLÜ KİM VARDIR?

Kimi dindarlar bizi kitaba davet ediyor ve Allaha davet ettiğini düşünüyor. Kimileri de sünnete davet ediyor Allaha davet ettiğini düşünüyor. Kimileri hukuka davet ediyor yani mezheplere bunu Allahın dini zannediyor. Hâlbuki Yahudiler kitaba davet ederler. Hıristiyanlarda sadece sünnete davet ederler.

Bizim kitabımız ve sünnetimiz bize Allaha davet etmeyi öğretiyor.

Allah'a davet eden, salih amel işleyen ve: "Şüphesiz ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim olabilir? (fussilet 33.Ayet)

Bir meselemiz var ise Allah hayattadır. dünya bir çalar saat değildir ki kurulsun Allah da çekilsin gitsin ve muattıl bir Allah olsun. Böyle bir Allah inancı yoktur. Allah her gün iş başındadır. Her gün güneşin dogmasını yaratmakta bütün amellerimiz yaratmakta her an aktif ve yaratan bir Allah var. o halde madem alemlerin bir rabbi var gelin meselelerimizi ona arz ederek yaşayalım ve hayatımıza müdahalelerine şahit olalım. Yani teslim olunmuşluğu tecrübe edinelim.

Biz Müslümanlar olarak birbirimize ben ticaretimde Allah’a teslim oldum talepte bulundum Allah ta benim ödemem de elimden şöyle tuttu. Ben filanca meselemi Allaha arz ettim bana sıkıntım konusunda şöyle bir kapı açtı diye birbirimize teslim olunmuşluklarımızı ve tecrübelerimizi anlatmamız gerekir.

TANRI ÖLDÜ!

Nietzsche’nin meşhur bir hikâyesi vardır;

“Hıristiyan âleminde bir fırıncı ‘Tanrım!’diye dua ederken, Nietzsche, fırıncının omuzuna vurur. Fırıncı duayı keser:

-Buyur, der.

Nietzsche: -Haberin yok mu? Tanrı öldü, der.

Adam şaşkın bir halde bakarken

Nietzsche: O’nu biz öldürdük, der.

Aslında ne Allah ölmüştür ne bir şey olmuştur. Ama Hıristiyan âlemi Allah’ın yerine günahları affeden papazlar, Allah’ın yerine cennete sokan keşişler, Allah’a ulaşmak için araya sokulan-kendilerince-kıymetli aracılar derken, Allah’a gerek kalmadığını aşılamaya çalışmıştır. Yeryüzünde Allah’ın işlerini yapan birçok şahıs, kurum ve kuruluş oluşmuştur. Onun için Nietzsche “Tanrı öldü. O’nu, biz Hıristiyanlar öldürdük.”demiştir

Bugün biz Müslümanlarda Allah’a ulaşmak için (sanki Allah bizi işitemiyormuş gibi) trafo vazifesi gören iletişim ağı oluşturduğumuz türbeler, eteğine yapıştığında ahirette “ben falan cemaattenim” deyince kurtulacağımız şeyh efendiler, Peygamberî dizi ve filmlerde kamyona bindirenler, kendilerini koruduğuna inandıkları muskalar, boncuklar, azaptan koruyan kefenler vs. derken, Allah’ı aktif hayattan çıkarmışızdır. Allah ile müminlerin kendi arasındaki irtibat ne yazık ki kopmuştur.

DOĞRU BİR İLETİŞİM

Allahın Allah olduğunu bilip doğru düzgün dua etmeyi öğrenmek gerekir. Öyle internette face’den Allah’ım bize hayır ver gibi sanal bir dua değil belki de şeytan insanları face’m yazdım tewetter’a yazdın tamam talepte bulundun diye bizi Allaha yalvarmaktan alıkoymaktadır. Peygamberimizin meseleler karşısında yaptığı duaların aynısını öğrenmek gerekmektedir. Peygamberler bize aynı zamanda meselelerimizi Allaha hangi cümleler ile arz edeceğimizi öğretirler. Bunu ister Kuran da ister hadislerde bulabiliriz. (İmamı Nevevi’nin Ezkar –dualar-kitabı çok güzel bir eserdir.)

Müslüman borçlu olamaz, zira Allah resulü bize Allah azze ve celleye söylediğimizde ve devam ettiğimizde hiçbir borcumuzun kalmayacağı kelimeleri öğretmiştir.

Müslüman tembel olamaz, elim ayağım kalkmıyor diyemez zira tembellikten nasıl kurtulacağını hangi cümlelerle Allaha ifade edeceğini öğretmiştir.

Bizlere o kadar çok şey verilmiştir ki ama insanoğlu böyle muazzam bir güçle yaşamak yerine aklına güvenmiş tecrübesine güvenmiş eş dostuna makam sahiplerine güvenmiştir. Çok darda kalınca meselesini Allaha arz etmiştir. Hâlbuki Allah için kolay ve zor mesele diye bir şey olamaz kulun yardım istediği mesele vardır, kulun yardım istemeye tenezzül etmediği mesele vardır. Yardım istediği meselede kul için hayırlı bir yola sokulur ama yardım istemediği meselede kime veya neye güvenmişse onunla baş başa bırakılır. o zaman da kocaman suları geçeriz ufacık çaylarda kalakalırız.

FETÖ OLAYLARI

Fetö olaylarından sonra insanlar bir cemaate bir kuruluşa gitmekten çekinir hale geldiler hamt olsun namazlarını kılıp kuranlarını okuyup direk Allah’la iletişim kuruyorlar aslında tevhitte budur. Bir tek cemaat vardır o da Allah Resulünün cami cemaatidir. Diğer cemaatler hayır nasihat ettiğinde dinlenirler, hayırda yarışmak için ortak hamleler yapılabilir. ama ne zaman ki Allah ile aramıza girerlerse sen direk ulaşamazsın biz Hüthütüz, bize giren kurtulur, bizim ekole yardım gelir, biz hakikate üzereyiz, bizim özel tespihimiz, özel kitabımız, özel dualarımız var gibi bir tekelleşme var ise bu Hay ve Diri olan Allah inancına darbe vurur.

Sevgili dostlar! bu işler kalbim temizdir gibi ya da namaz kılan ama iyi örnek olmayan kimseleri onun gibi olacağıma hiç olmam gibi tavırlarla yaşanacak bir İslam değildir. Bu sadece şeytanın kandırmacısıdır. Bizlerin meydanda olması gerekir namazımızı düzgün kılıp düzgün ticaret yapıp iyi insanlar olmalıyız en büyük özelliğimiz bizi görenler Allah’ı hatırlamalarıdır. Müslüman görüldüğünde akla Allah gelir. Zira o her işin Allah ile halleder. Yakınlarımıza soralım beni görünce aklına ne geliyor? Biz işte o cevabız.

velhasıl bizi muhatap alıp meselelerimizle ilgilenen bizi dinleyen kimseye muhtaç etmeden her gün huzuruna kabul eden yaşayan aktif olan Allah’a sonsuz şükürler olsun…

Allah’ın Hükümranlığında yaşamak şereftir.