İyilik ve kötülük kavramlarını besleyen başka terimler de var. İyilik kavramını destekleyen yaklaşımlara şunları ekleyebiliriz: olaylara pozitif ve önyargısız yaklaşım, iyi zanda bulunma, sevgiyle bakma, yardım etme, mo
İyilik ve kötülük kavramlarını besleyen başka terimler de var.
İyilik kavramını destekleyen yaklaşımlara şunları ekleyebiliriz: olaylara pozitif ve önyargısız yaklaşım, iyi zanda bulunma, sevgiyle bakma, yardım etme, moral verme, ihtiyacını giderme, güven verme ve güven duyma, yanında olma, destek vermek, daima güzel davranışlarda bulunma…
Kötülük kavramına da şöyle bir liste çıkarabiliriz: kibir, haset etme, çelme takma, yoluna taş koyma, gıybet etme, karalama, entrika içinde olma, yüzünü azdırma, kötü zanda bulunma, yarı yolda bırakma, imkanı olduğu halde yardım etmemek, her türlü fitneliği düşünmek…
Kuşkusuz iyi ve kötü davranışlar bunlarla da sınırlı değildir. Önemli olan her kişinin niyetidir.
Günümüzde insanlar her şeyden şikayet ediyor. Sürekli olumsuz eleştiri odaklı hal içine giriliyor. Hayatımız dijital bir hayat ekseninde cereyan ettiğinden hiçbir şey eskisi gibi değil. Mahremiyet denilen kalkan kalktı. Her şey alenileşti. Annesine babasına ancak söylenebilecek mahrem durumlar sosyal medya sayesinde alenileşti, sıradanlaştı. Ortada ne sır kaldı ne de küpü!
İnsanın odak noktası iyilik ve kötülük kavramları olduğuna göre her fert kötü veya iyi olabilir mi gibi bir soru sormanın tam da zamanıdır. Zira fertler kendilerini daima iyi olarak görüyor veya görmektedirler. Herkesin iyisi kendine, doğruları da öyle. Yani doğruluk fertten ferde değişiyor. Ama doğru tekdir. Hakikatle doğruyu da bir birine karıştırmamak gerekir. Her hakikat gerçekleştiği için doğru olmakla birlikte ahlaki anlamda doğru değildir. Doğru terimini dürüst olarak da ifade edebiliriz. Bu anlamda gerçeklik, doğruluk ve dürüstlük tartışmaları bitmez, denilebilir.
İnsanın iyi ve kötü olması yetişme tarzına, aileden ve çevreden aldığı terbiyeye, eğitime ve en önemlisi de kendi kişisel gelişimine bağlıdır. Bu iki kavram insanın içinde daima yer almak için mücadele eder. Hangisi galip gelirse davranışa o yerleşir. Bu nedenle eşref ve eşek saati tabiri de buradan zuhur etmiş olmalıdır. Ahlak kurallarını kendine ilke edinen elbette iyi insanlar zümresindendir. Her fert ahlak kurallarına uymalıdır. Sözün özü budur.
Önyargısız, kişileri ötekileştirmeden, faydalı birer fert olmak durumundayız. İlk gençlik dönemlerinde başımdan geçen küçük bir anımı burada paylaşmak istiyorum:
Niğde'de kaldığım yıllardı. 17 yaşındaydım sanırım. Evde ekmek kalmamıştı. Çarşıya ekmek almaya çıktım. Hava kararmıştı. Ne kadar fırın ve dükkana uğrasam da ekmek bulamamıştım. Eve dönerken bir hemşerime rastladım.(adı lazım değil) "Bu saatte ne geziyon yiğen?” dedi. Ekmek almak için çıktım ama bulamadım, dedim. Bu söz üzerine, "gel bakayım yanıma" dedi. O önde ben arkada bir müddet yürüdük. Çarşı içinde Eski PTT meydanında bir binadan aşağı kata doğru merdivenlerden indik. Geldiğimiz yer bir gazino idi. Her halde ilk kez bir gazinoya giriyordum. Barmenden ekmek istedi. Ekmeği alıp bana verdi ve "bir daha bu saate kalma haydi evine git. Bir ihtiyacın olursa ben falan yerdeyim" Dedi ve rahat bir halde eve geldim. Sözünü ettiğim adam bir klüp işletiyordu. Yani kumarhaneciydi. Daha sonra merak ettim. Bir kez de şu kumarcılar ne yapıyorlar diye de merakla hemşerimin yanına gittim. İçeri girdiğimde göz gözü görmüyordu. Sigara dumanı sisleri arasında kumarcıların vaziyetlerini gördüm ve hemen oradan sıvıştım. Bu tür kulüpler malum olduğu üzere, "Kanarya Sevenler Derneği" kabilinden yerlerdi. Demem o ki kötü de olsa bir kimsenin eşref saati vardır. Her insan bizim bildiğimiz gibi ne iyice kötü ne de iyice iyidirler. İnsan insandır. İyiliği emretmek kötülüğü men etmek düstur olmalıdır. Kötü de olsa bir insanı öteleme yerine iyi yönlerini açığa çıkarmak, o kişinin iyi davranışlar içine girmelerini sağlamaya çalışılmalıdır. Kim olursa olsun, kötü veya fikirlerine katılmadığımız kişiler olabilir. Bizler o kişilerin iyi yönlerine bakmalı ama kötü yönlerini veya fikirlerini de göz ardı etmemeliyiz.