Erkeğin erkekle kadının da kadınla cinsel ilişkisi tarihte en net şekliyle ilk kez Roma döneminde başlamıştır. Roma döneminde eşcinsellik doğal olmaktan da öte büyük bir erdem sayılıyordu. O dönemin meşhur filozoflarından Platon

Erkeğin erkekle kadının da kadınla cinsel ilişkisi tarihte en net şekliyle ilk kez Roma döneminde başlamıştır. Roma döneminde eşcinsellik doğal olmaktan da öte büyük bir erdem sayılıyordu. O dönemin meşhur filozoflarından Platon “Şölen” kitabında bu meseleyi şöyle izah etmiştir.

“Ruhlara yönelen tanrısal aşk yalnızca erkek cinsten çıkar dişiyi dışta bırakarak” …göksel erosun esinlendiği sevgiler doğasal olarak daha güçlü ve daha akıllı olan erkek cinse yöneltilir. Şölen 181

“Kimileri bunun utanmaz olduğunu söylerler, bu yanlıştır utanmazlıktan değil yiğitlikten ve yüreklilikten kaynaklanır, erkeğin erkeğine bağlanması yiğitliğindendir”. Şölen 192

“Çocuk olsun diye çirkin bedenlere (kadınlara) bağlanmaya gerek yoktur. Bu çocuk arzusunun sabırsızlığından olan şeylerdendir. Güzelliklere ulaşmak isteyen insanlar bunlara takılmamalılar”. Şölen 209

Platon’un söylemiş olduğu bu cümleler ve Şölen kitabında uzun uzun anlattığı erkeğin fikir ve sanat üretmesi için en uygun kişinin yine bir erkek olması ve böylece de erdeme ulaşılacağıdır. Çocuk duygusundan dolayı yanlışlıkla acele edilip kadınlara yönelen insanları da ayrıca kınamışlardır. Büyük adamların eşcinsel olması gerektiği ve bu özelliğin onun büyüklüğünden kaynaklandığı düşüncesi Roma’da yer edinmiştir, erkekler erkeklerle kadınlar kadınlarla beraber olmalıdırlar ama arada kadınlar üremek için kullanılabilir. Bu taşkın bir fikirdir. Eşcinsellik budur ve Roma’nın en ücra köylerine bile yerleşmiş bir akım olarak ortaya çıkmıştır. Kısacası; Yunan Felsefesi ibneliği kutsamak üzere kurulmuş bir felsefe akımı olmuştur.

O gün bir Roma şehri olan bugünkü işgal edilmiş İsrail toprakları ve Lut kavmi de Roma halkıydı. Kendilerince erdemli yaşadıkları zannı ile erkekler erkeklere kadınlar da kadınlara yanaşıyordu. Halk tamamen bu duygu içerisinde iken Hz. Lut’a erkek görünümünde gelen üç melek ile ilişkiye girmek istemişler ve olay bizlere de Kur’an’da şöyle anlatılmıştır:

Lut, kavmine dedi ki: "Alemlerde, sizden önce hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı mı yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz, haddi aşan bir kavimsiniz."

Lut Kavmi'nin cevabı: "Bunları, yurdunuzdan sürüp çıkarın, muhakkak bunlar, temiz kalmak isteyen insanlardır." demekten başkası olmadı.

Bunun üzerine Biz, karısı dışında, (Lut'u) ve ailesini kurtardık; (karısı) ise, helake uğrayanlardan oldu. Ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. Bak! Mücrimlerin(suçluların) akıbeti nasılmış?

[ARAF(7)/80-84]

O dönemde yaşayan Hz. Lut(a.s.)’ın hanımı bir eşcinsel değildi ama bu fikrin doğru bir fikir olduğunu düşündüğü için kavmi ile beraber helak olmuştu. Yani bizler de ne olacak bunlar da bir renktir ya da insanların kendi tercihidir karışmayalım der isek Hz. Lut(a.s.)’ın hanımının düşmüş olduğu hataya düşmüş oluruz. Allah korusun.

ŞAHSİYETTE ARZULARIN ÖZGÜRLÜĞÜ

İnsan hür bir canlıdır ve arzularını istediği gibi yaşar, kimse kimsenin yaşam modeline karışamaz. “Bu bir erdemdir” fikri altında LGBT ile beraber bu fikri akım tekrar yayılmaya başlanmıştır. Tabanı özgürlükle doldurulmaya çalışılarak aynı Roma döneminde olduğu gibi bunu bir erdem olarak görmeye başlayan insanlar olmuştur.

Aile kavramı devlet için üreten en ufak birimdir. Aile eker, diker, üretir ve devletine katkıda bulunur.Sanayi devriminden sonra üretim için insana olan ihtiyaç azalmıştır. Artık makineler her türlü ihtiyacı karşılar hale gelmiş ve üretimin asıl etkeni olmuştur. Yüz adam yerine bir makine yeterli hale gelmiştir.O halde aile üretim için artık eskisi kadar gerekli değildir. Sadece tüketen, topluma zarar veren, ekolojik dengeyi bozan ve kalabalıkları üreten bir kurum haline gelmiştir. Hele Müslüman aileler daha büyük bir tehlikedir. Çünkü bizler peygamberimizin “Çoğalınız! Zira mahşerde ümmetimin çokluğuyla övüneceğim” sözüyle doğması gerekenleri hayattan mahrum etmeme inancına sahip olan bir topluluk olmuşuzdur.

Silah zoruyla nüfus artışının engellenemeyeceğini bilenler, bu aileler çoğalmasın diye Müslüman ülkelerde nüfus planlamaları, üremeyi engelleyici konferanslar, çocuk olmasın diye dağıtılan kimyevi hamilelik önleyicilerle çekirdek aile mefhumunun önüne geçmeye çalışmaktadırlar.

Ailenin yıkılması için altı özgürlük fikriyle doldurulmuş yeni bir ekol, yeni bir düşünce salınmıştır. Bu fikirler bizim toplumumuz için kimyasal bir silah niteliğindedir.

Eskiden eşcinseller toplumda bastırılır halde iken sanki bugün bu insanların yaşamı normalmiş gibi Netflix’te, Tiktok’ta vb. sanal âlemin her yerinde görünmeye başlanmış ve artık tepki verilen kesim olmaktan çıkarılmışlardır. Sanki hayatın anlamı üzerine kurulmuş bir fikir akımı gibi ya da hoşgörülü olalım onlar da Dünya’nın renkleridir dedirtilecek bir hal(t) almıştır.

Hz. LUT’(A.S.)’IN MI YOKSA EŞCİNSEL OLAN KAVMİNİN Mİ SAFINDAYIZ?

İslam’da hormonal yapısı bozuk olup erkek gibi davranan kadınlar ya da kadın gibi gözüküp erkek olan “HÜNSA”lar için namazda nasıl durmaları gerektiği ile ilgili fıkıh kitaplarımızda bölümler vardır. Yani biz Müslümanlar hormonal bozukluğu olan hasta insanları toplumdan hiç dışlamamış hatta camide safımızın yanındaki yerini bile belli etmişizdir. Bu ayrıcalık sadece tıbbi hastalar içindir. Ama bunu cinsel bir tercih olarak görenler için asla değildir. Aile yapımızı korumak için bu işlere müsamaha etmemek ve normal görmemek gerekmektedir.

DEĞİL EŞCİNSELLİK KADIN ERKEĞE ERKEK KADINA BİLE BENZEYEMEZ

Peygamber Efendimiz, erkek kılığına girerek mızrak kuşanmış bir kadını görünce (Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah lanet etsin!) buyurdu. (Taberani)

İslam’ın net bir emridir: Ne bir kadın erkeğe ne de bir erkek giyimde ve hareketlerde asla kadına benzeyemez. Karşı cinse benzeyen insanlara Allah lanet etmiştir.

Lanet: Allah’ın o kuldan yardımını çekmesi demektir.Allah’ın yardımı hayvanlara bile devam etmektedir ama o insana ilahi yardım ulaşmayacaktır. Sebep nedir? Bir erkek erkeğe benzeyen bir kıza nasıl âşıkolabilir? Onu nasıl içine sindirir? Ya da bir kadın, kadın gibi süslenmiş, kadın gibi konuşan, kırıtarak yürüyen bir erkeğe nasıl âşık olabilir? Bir insanın böyle bir cinse âşık olabilmesi için ilk önce onu içine bu haliyle sindirmesi gerekmektedir. Erkeğe benzeyen kadını içine sindirebilen bir adam emin olun zamanla kendi cinsini de içine sindirebilmiş olur.

Değil eşcinsellik eşcinselliğe yaklaşan yollar bile aynı şekilde Allah’ın gazabına duçar olmuştur.

ASIL ERDEM DİNİ İSLAMDIR

İslam insana doğru, düzgün ve erdemli yaşamayı öğretmiştir. Onun için Kur’an’da Allah’ın gazabını üzerimize çekeceğimiz işler anlatılmıştır. Onları yerin dibine geçirdim, helak olmuş bir kavmin mekânından geçerseniz ibret alın denmiştir.

Hadis-i Şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor;

"Kimin Lut kavminin sapık işini yaptığını görürseniz, fâili de mef'ulü de öldürün." (Tirmizî, Hudud 24)

  Abdullah İbn-i Abbas (RadiyallahuAnhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

“Allah, erkeğe yahut kadına arkasından gelen kimseye asla bakmaz” buyurdu.” (Tirmizi, 1165)

MÜSLÜMAN ÜLKELERDE EŞCİNSELLİĞİN CEZALARI

Wikipedia dünya Müslüman ülkelerin bakış açısını bize şöyle aktarır:

Günümüzde İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye 23 ülkede eşcinsellik; idam cezası, hapis veya yer yer ömür boyu hapis cezası, para ve kırbaç cezası veya sopa cezası ile cezalandırılmaktadır.

Şeriat hukukunun egemen olduğu 10 ülkede; Afganistan, Brunei, İran, Irak, Moritanya, Nijerya, Suudi Arabistan, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Yemen’de eşcinsel ilişkiye girmenin cezası idamdır.

Laik anayasalara sahip olan ancak Müslümanların çoğunluk teşkil ettiği 20 ülkede; Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Bosna-Hersek, Burkina Faso, Çad, Cibuti, Endonezya, Filistin, Gine, Bissau, Kazakistan, Kosova, Kırgızistan, Lübnan, Mali, Nijer, Tacikistan, Tunus, Türkiye ve Ürdün’de ise eşcinsellik ilişkilerinin cezası yoktur.

Ayrıca kadınlar arasındaki eşcinsel ilişkiler Kuveyt, Türkmenistan ve Özbekistan'da yasaldır, ancak erkekler arasındaki eşcinsel davranışlar yasa dışıdır.

Eşcinselliğin ceza kısmı devlete aittir. Bizler neslimizi ve ırzımızı korumak adına yazılar yazıp tavırlar sergileyip bu tür davranışları kınayıp, doğru fikirleri anlatıp mücadele etmek zorundayız. Bu yazı da böyle bir kaygıdan dolayı tarafımca kaleme alınmıştır.