PSİKOLOJİK BİR ROMAN:"HAFIZA"
Meltem Uygut'un Ocak 2025'de yayınlana "Hafıza" isimli romanının "Rüya Yokuş" Bölümü şu özlü sözle yazara merhaba diyor: "İnsanı ayakta tutan kökleridir ve kökünü yitirmiş olan mahkumdur."
Köklerini yitiren sadece bir mahkum mudur?
Kesinlikle hayır!
Hayatta yazarın betimlediği gibi "Dar sokaklar çıkmaz yollar..." değil midir? Şehir insanı, insanları neden yutar içine? Elbette şehri şehir yapan insandır. İnsanların kimlikleri şehirlere yansır. İnsan kendi eliyle var ettiği şehirde ya olur, ya da ölür! Bu nedenle de yakar bir insanı bütün insanlığa teşmil ederek şöyle der veya dedirtir: "Dar sokaklar var bu şehrin uzunca yokuşları, insanı yutan çıkmaz sokakları." Bu sezeniş veya içli ses ilk başta esasen diyeceğini orijinal bir imajla yüklenerek söyler gerçeği: "Nereye dönse soluk benzim istemsiz bir is, bir selâ" ve yazar, insanı yutan şehri bir turna gözünden seyrettirir mabedini bu şehrin buruk bir tat kalır zihnimde." Aslında bu cümle saadetin anaforunda huzuru ararken kaybolan ömürlere yabancılaşmanın kısa ve kesin bir ifadeyle tedpit ediveriyor.
"Hafıza"nın ilk rüyası insanı sorgular, sorgulatır. İnsana yaratılış gayesini hatırlatır; bir kuş gibi çırpınmak mı, yoksa gitmek için mi geldik biz bu dünyaya diyenin eteğinde sema eden bir derviş hatırlatması mı?
İki dünyanın sanırım özeti de şudur:"Bulutlu mavi gökyüzünün yangın yüzü." Fena ile yoğunmuş bir âlemde bakiyi en güzel ve anlamlı kılan, "namazın serinliği ile başlanılan mutluluktur. Kuşkusuz bu bir insan içinde kopan fırtınanın sessizliği idi.
Romanın sonlarının işareti aslında giriş kısmında imgelenmiş ancak kitabı bitirmeden bunu anlamak mümkün değildir.
Romanın kahramanı Beyza yetimhanede büyümüş, hastalıklı bir kadındır. Hafıza kaybı yaşamış geçmişini hiç hatırlamıyor ve geçmişini hatırlamak için kendini zorlamaktadır. Beyza, zaman zaman normalleşebilen de biridir. Bir psikiyatristen yardım da alıyor, seanslara katılıyor. Kadının çevresindeki kadınlar hep iyi niyetli kimseler olarak tanıtılıyor. Haklarında bilgiler veriliyor. Bu konuda yani ana karakterin yanındaki yan karakterlerin huyları, mizaçları, nasıl bir kimlikte oldukları Peyami Safa’ya göre romanın içinde yaşanılarak verilir. Üstadın bu görüne katılırım. O kişilere karşı okurda karakterler üzerine bir peşin hüküm oluşmamalıdır. Bu nedenle romanın merak unsuru da metinde kaybolmamalıdır, korunmalıdır. Burada: Gülşen Abla, Zehra Abla, Nazlı Abla, Hatice Abla ; sonra Semrs, Beyza... bütün yan ve ana karakterler olumlu yönleriyle tasvir edilmiştir.
Beyza'nın hatırlayabildiği sadece bir kızdır. "Yıllar önce üst katındaki daireyi satın alıp Beyza'yı bitkin bir halde getiren adamın dediği kulaklarında çınladı" Beyza'nın hatırlamaması ve durumunun iyi olmamasına rağmen bu gel-gitler ana karakter etrafında örülüyor.
Beyza'yı getiren adamın, eline bir banka hesabı tutuşturması romanın gizemini dolayısıyla meraklandırıcı yanlarını düşündürmeye yeten bir aktörüdür. Arayış da romanda bu muammalarla başlıyor.
Aslında romanda gerek ilk karakterler ve gerekse sonradan romana dahil olan karakterlerin doğrudan Beyza ile ilgisi var ve O'nun çevresinde dönüyor.
Romanı merak saikiyle okunmasını sağlayacak pek çok yan karakter var. Bunlar: Komiser Enes, meçhul bir adam. Bu adam yeri geldiğinde gölge gibi Beyza ve Sema'yı takip ediyor. Zaman zaman telefon ederek Beyza'nın geçmişininin araştırılmasını önlemeye çalışıyor. Tehditvari uyarıyor.
Herşeye rağmen Beyza geçmişine yönelik arayışlarını sürdürüyor. Ailesini arıyor. Bu esnalarda Komser Eses ve psikolog Doktorunfan yardım alıyor. Bu sıralarda Komiser Enes ile aralarında bir yakınlaşma başlıyor.
Meçhul bir adam Beyza'nın kapısına dayanıyor ve Sevda diye birini soruyor. Meçhul adamdan dolayı tedirginlik başgösteriyor. Bir genç karşı apartmana gireceği sırada bir kadınla diyalog oluyor ve apartmana giriyor. Bu ikinci şahısla birlikte yazar olay örgüsünde muammayı çoğaltmayı sağladığı da söylenebilir. Bu durum meçhul kişilerle romanı daha da meraklı ve okunur hale getirmektedir. İkinci şahıs belirsizlik içinde romanda yer almıştır.
Romanın 15.ve 16. bölümleri ve sonrasında merak durumlarının biraz daha arttığını görüyoruz. Psikolojik bir olguyla şekillenen roman gittikçe adeta polisiye bir roman havasına bürünmeye başlıyor.
Romanda verilen manevi sorgulama havası, umut ile korku ve özlem... gibi bütün duygular Beyza'nın yaşamında toplanmakta ve önemli bir yer tutmaktadır.
Beyza'nın geçmişine yönelmesi diğer yandan da beklemek, dolayısıyla ailesizlik kendisini çok yıpratıyor. Geçmisi ile geleceği arasında kaybolma yükünün altında eziliyor.
Romanda belirtildiği gibi Beyza'nın annesi, babası ve kardeşi depremde vefat etmiş ve yengesi ile amcasının yanında mı büyümüştür. Ailesinin yokluğu kalbinde boşluklar, endişeler ve sıkıntılar romanın bitimine kadar sürecek mi?
Beyza'nın rüyasında gördüğü sarışın kız İnci'de kimdir?
Beyza'yı arayan meçhul şahıs bir yakını olabilir mi?
Sema evine döndüğü sırada aracının yanındaki meçhul şahıs kimdir?
Nihayet romanın sonlarında trafik kazasında Beyza eşi Ömer, Nihan'da bulunmaktadır. Bu kazanın Beyza'nın hayatını nasıl değiştirmiştir ve kendisi hayatının süprizi ne olacaktır.
Romanın sonunda Komiser Enes, Sema, ve meçhul şahıs Beyza'nın evinde bir araya gelirler. Olayın çözümünde baş aktör Komiser Enes'tir. Romanın sonunda yan karakterlerden birkaçı Beyza'nın ailesinin kimler olduğunu bilmektedir. Beyza'nın ailesini öğrendiğini, Sema'dan mı, yoksa hafızasının yerine gelmesiyle mi öğrendiği okurlara kalıyor. Ancak yine de okuyuculara yazar Meltem Hanım iki ihtimal (ipucu) bırakmıştır.
Meltem Uygut, daha önce katıldığı hikâye yarışmalarında derece elde etmiş, kalemi gayet iyi. Dili, anlatımı güzel. İlk romanı olmasına rağmen geleceğinin parlak olacağını düşünüyorum.
Romanda yer yer denemenin estetik zevki cümlelerine sirayet etmiş olduğunu gördüm. Şiirsel bir kalemi var. Roman rahat okunuyor.
"Hafıza" romanı kültürel bir duyarlılıkla kaleme alınmış, manevi nefeslerin etkisi kendini gösteriyor.
Avanos Özkonaklı hemşehrim Meltem Uygut Hanımı tebrik eder başarılar dilerim.