Henüz videoların icat edilmediği sadece radyo, teyp ve tek kanal TRT’nin yayın yaptığı yıllardı. “Ben Anadoluyum” şiirini gençlik olaylarının en ateşli zamanlarında, ilk gençlik yıllarımda bir kasette dinlemiştim. O güzel ve içli genç bir kız, bir abla, b
Henüz videoların icat edilmediği sadece radyo, teyp ve tek kanal TRT'nin yayın yaptığı yıllardı. 'Ben Anadoluyum' şiirini gençlik olaylarının en ateşli zamanlarında, ilk gençlik yıllarımda bir kasette dinlemiştim. O güzel ve içli genç bir kız, bir abla, bir bacının sesi, 'Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç…' diye başlıyordu. Bu hisli şiir o kadar da lirik bir dile öylesine yakışmıştı işte! Şiiri daha sonra defalarca okuduğumu hatırlıyorum. Sadece o şiiri de değil elbette, diğer şiirleri de… Bu içli, duygusal şiirleri kaleme alan da yüreğe merhametçe dokunan güçlü mısraların şairi Yavuz Bülent Bakiler'di. Aradan yıllar geçti. İnsan bazen karşılaşacağını dahi aklından geçiremediği tanınmış, şöhret bulmuş, sıra dışı kişilerle karşılaşıyor. Bu karşılaşmalar bir tevafuktan öte biraz da o insanın içinde bulunduğu kültürel statü ile ilgili de olsa gerek diye de düşünülebilir. Her neyse kitap okuma alışkanlığının, yazma eylemine dönüştüğü yıllar bizi de çeşitli etkinliklerde buluşturdu. Yavuz Bülent Bakiler'in okuduğum ilk kitabı 'Üsküp'ten Kosova'ya' idi. Kitap beni o kadar etkilemişti ki gözyaşlarına boğulmuştum adeta. Daha sonra bu kitabı Seninle, Duvak, Yalnızlık ve diğerleri takip etti. Elazığ'da düzenlenen 'Hazar Şiir Akşamları'nda buluştuğumuzda 2000 yılında çıkan ilk kitabım 'Nefesimiz Gül Bahçesi'ni' kendisine takdim ettim. Kitaba biraz göz gezdirdi. 'Yaşayan Akif' isimli deneme yazımı okuduğunda bir satırda geçen 'Evet.' dedi, 'Eski, eski olduğu için atılmaz.' yazıma atıfta bulunarak 'Doğru.' diyerek tasdik etmişti. Daha sonraları farklı illerde kültür eksenli etkinliklerde buluştuk. Bir defa da Türk Ocakları konferans vermek üzere ilimize davet etmişti. O konferansta aklımda kalan en önemli ve beni etkileyen sözleri: 'Dilini kaybeden dinini kaybeder. Dilini kaybeden çok millet vardır.' şeklindeydi. Bir de: 'Ben doğru dürüst konuşmasını dahi beceremezdim. Çok kötü bir Türkçem vardı. Sürekli kitap okuya okuya ve konuşa konuşa düzgün konuşmaya başladım.'' Yavuz Bülent Bakiler serbest şiirler yazan Türk şiirinin güçlü seslerinden biridir. O serbest şiirde de gizli gibi görünen kafiyenin olduğunu söyler. Şiirleri, Anadolu insanının toplumsal gerçeklerine yanık sesiyle ayna tutmuştur. Şiirleri genelde liriktir. Yine bir şiir şöleninde Ataol Behramoğlu'nun ifade ettiği: 'Ben henüz bir lise öğrencisi iken Yavuz Bülent Bakiler'in şiirini okumuş ve sevmiştim.' deyişi aslında şiirde ustalaşan şairlere de ilham kaynağı olmuş ve yol göstermiştir. Şiirimizin bu yanık sesli şairi Yavuz Bülent Bakiler üstada sağlık ve esenlikler dilerim.