Her şey zıddıyla var hayatta…

Peki hayatımıza zıtlıkları neden çekiyoruz, biz bir şey isterken neden tam tersini yaşarken buluyoruz kendimizi?

Peki bu zıtlıkları yaşamamızın ne gibi bir hikmeti var? Olaylara her açıdan baktığımızdan emin miyiz? Şimdi bu yazıda bu zıtlıkları neden yaşadığınızı okumaya hazırsanız devam edelim.

İsterseniz ilk cümlemizden başlayalım. Her şey zıttı ile var bu hayatta. Yani bir şeyin varlığını, önemini, değerini, yaşamımıza katkısını anlamamız için o şeyin bir de zıttı olmalı. Olmalı ki daha iyi anlaşılmalı. Siyah mesela beyaz olduğu için anlamlı, gece, gündüz ile eğri, doğru ile soğuk sıcak ile… yani evrende her şey 'zıt kutupluluk yasası' na göre vardır. 'Şayet bir şeyin karşıtı yoksa kendisi de yoktur' çünkü biri diğerinin varlığını zorunlu kılar. Günlük hayatta deneyimlediğimiz zıtlıklar da buna dahildir; acıkmak, doymak ya da uyumak, uyanmak gibi…

Bunu eğer biraz daha ileriye taşıyacak olursak düşünce inanç dünyamızın da ince çizgilerini çeker. Bu dünya varsa bir de öbür dünya vardır.

Durum buysa eğer, kendimizle yaşadığımız birçok duygusal ve düşüncesel durumda da aslında zıtlıklardan farklı bir durum değil yaşadığımız. Eğer sizi sürekli değersiz hissettiren insanlara ve ilişkilere çekiliyorsanız, yetersizlik duygunuz her yerde karşınıza çıkıyorsa, öz güven eksikliğimiz elimizi kolumuzu bağlıyorsa, sürekli terk ediliyor, kandırılıyor, aldatılıyorsanız ama bunlara karşılık değerli hissettiren, yeterlisin diyen, sen yaparsın diyen, sadık, güvenilir, dürüst insanlar istiyoruz değil mi? Yani olanla istediğimiz taban tabana zıt oluyor çoğu durumda. Bu sizinle ilgili bir durum değil, bu durum insan olmakla ilgili bir durum. Herkes bunları ister, hak eder ve esasında bunların hepsi kendinde vardır.

Siz neyi düşünürseniz bilinciniz onunla meşgul olur. Zihniniz masum ve küçük bir çocuk gibidir ve siz ne derseniz ona inanır. O iyi ve kötü nedir bilmez. Zaten varoluş da iyi- kötü, güzel-çirkin, faydalı-zararlı diye bir şey yoktur bizim yüklediğimiz anlamlar vardır.

Yaşamınızdaki bu ve buna benzer durumlarda size verilen mesaj da ikinci bir yasa devreye girer; 'içerde ne varsa dışarıda o vardır yasası' yani siz kendinizi nasıl hissediyorsanız bunun zıddı ile gelemez hiçbir şey. Ben değersizim diyen biri, hayatına hep kendini değersiz hissettirecek birilerini çeker. Ben yetersizim diyorsanız size sizi yeterli hissettirecek kişiler gelmez, eğer siz kendinize yani öz'ünüze güvenmiyorsanız size 'mış' gibi hissettirecek insanlar gelmeyecek. Dışarıda gördüğünüz bu olumsuzluklar size içinde sakladığı sırrı her durumda açık ediyor aslında. Büyük mesajlar kişiye buradan veriliyor. Çünkü siz zaten değerli, yeterli, sevilir, güvenilir vs. siniz. Hepimiz öyleyiz. Çünkü hepimiz bir bütünün eşsiz ama aynı özelliklerle yatarılmış ahenkli parçalarıyız.

Yani yaşadığınız bu zıtlıklarla ilgili mesaj şu: sen kendini böyle hissettiğin için herkeste sana böyle hisettiriyor. Yani bunun zıttını istemen yetmez bunun zıttına inanman ve içselleştirip bilincini oraya getirmen gerekir. Eğer böyle olursa içerde ne varsa dışarıda da olur. Bir zıtlık görüyorsanız bilin ki onun karşıtı sizin yapabileceğiniz şeydir.

Yani yaşam bazen olanla yani aynısıyla, bazen de olmayan la yani zıttıyla konuşur bizimle. Önemli olan sırrı görebilmektir.

Yaşamın adil olmak gibi bir derdi yoktur fakat bize bir şeyler öğretmek gibi bir derdi vardır. Adil olan yüce Allah'tır. Ayrıca bazen tek doğru yön sizin gördüğünüz yön de olmayabilir bir de başka açılardan bakmayı deneyin. Zıtlıkların sunduğu mucizeleri ve sırları görmenizi dilerim.

Suzan Develi

Danışman & Eğitmen

19.03.2022