Hepimiz kendi yolculuğumuzda kendi hikayemizi yazıyor ve yaşıyoruz. Ama yazdığımız bu hikayemiz yaşam boyunca deneyimlediğimiz tüm hikayelerin toplamıdır. Kimle ya da neyle yaşıyorsak tamamını anlamalıyız ki yaşam yolcuğundaki hikayemizin de bir anlamı olsun. Çünkü hayatın bize vermek istediği tüm sırlar bu kısa hikayelerimizin içinde saklı.

Eğer verilen olayların hikmetini anlamazsak o hikayeler tamamlanmaz ve takılı kalırız yani daha doğrusu sınıfta kalırız. Eğer 'ben ne yaşadım, burada ne oldu, hayat bana ne dedi' yi sorgulamaz ve bulup o dersi almazsanız yaşam size bunu anlatıncaya kadar olayı tekrar tekrar karşınıza çıkartır. Burada dersin alınmaması olayı yarım bıraktırır ve varoluşta hiçbir şey yarım kalmaz mutlaka ama mutlaka tamamlanır. Etrafınıza bir bakın yarım olan ne görüyorsunuz? Her şey tekamüle erer, tamamlanır ve biter. Gelişim hep ileriye doğru olur, hayat sonsuza doğru akar. Güneşin doğar ve batar. İnsan doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Yetişkinliğe gelmiş bir kişi geriye doğru dönüp tekrar çocuk olmaz. Dinlediğiniz bir şarkının dilinize dolanan aklınıza takılan sözlerini o parçayı açıp dinlediğinizde zihninize takılı olmaktan çıkar çünkü tamamlanır.

Karşımıza çıkan hiç kimse öylesine girmez hayatımıza, onunla mutlaka tekamülde karşılaşmanız, bir sürü olayı yaşamanız gerekliydi. Bu yaşam bir oyun sahnesiyse eğer kurulu olan bu muazzam oyunda birileri size bir şey öğretirken siz de birilerine bir şeyler öğretirsiniz. Esasında ne söyleyen var ne de söyleten, hepimiz bir ve bütün olanın parçalarıyken söyleyen de bir söyleten de… Zaten bu muazzam sistem içinde tesadüf diye yani bir şeyin öylesine olması mümkün mü gerçekten? Bu karmaşaya sebep olurdu oysa kainatta her şey nizam ve intizam içindir. Karşılaştığınız gönlünüzün misafiri mutlaka hediyesini bırakıp gider. Tüm hediyelerinizi sevgiyle ve minnetle kabul etmek gerekir.

İnsan doğrulukla dolu olduğu kadar yanılgılarla da dolu bir varlık. Zannediyoruz ki "ilişki bitti, ayrıldık, her yerden engelledim, artık görüşmüyorum zaten o da bende başkalarıylayım artık. Beni çok üzdü ama artık görüşmüyorum herkes diyeceğini dedi ve ya hiç bir şey demeye gerek duymadım. Annem/babam/kardeşim affettim ben onu eskisi gibiyiz, işimi ayırdım, evimi ayırdım, yolumu ayırdım" dediğiniz her olay ve kişi ki isterse dünyanın öteki ucunda olsun iletişim ve etkileşim devam eder. Zihin bilinç dışında siz farkında olmadan telefonun geri planda çalışan uygulamaları gibi enerjinizi tüketir, kalbinizi ve zihninizi sürekli meşgul eder. Bunu ister kabul edin ister etmeyin bu böyledir.

Geçmişinizde olan ve sizi yoran tüm hikayelerinizi lütfen gözden geçirin ve kalbinizde bir kez daha değerlendirin. Kıyısından köşesinden geçerek değil tam ortasından geçerek çıkabilirsiniz bu olayların içinden. Gerekirse bir destek de alın. O olay ve kişi ile vedalaşın, gerekli dersleri aldığınızı, sevgiyle kabul ettiğinizi, geçmişi serbest bıraktığınızı söyleyin ve artık o konu ya da kişi neyse onu serbest bırakın. Bırakın ki hikayeler tamamlansın. Ancak bu sayede sizin kendi hikayeniz de tamamlanış olsun. Tekamüle ermek böyle oluyor ve bu dünyada bulunuş amaçlarımızdan biri de bu.

İçinde iyilik, güzellik, sevgi, doğruluk, samimiyet olmayan her şeyi serbest bırakın ve acıdan, kederden, üzüntüden, mutsuzluktan beslenmeyin. Yaşam o kadar güzel, o kadar mucizevî ve sürprizlerle doludur ki bunlarla oyalanmak için de çok kısadır. Burada size söyleyeceğim en güzel teselli de, öneri de, terapi de şu cümleyi sürekli söylemenizdir; 'öyle olması gerekti ve öyle oldu!'

O muazzam ve eşsiz hikayenizi tamamlamanız dileğiyle…