SESSİZLİĞİN ALFABESİ Aydın UZKAN, 22.06.2025

İçsel büyümeyi sağlamak için zaman zaman sessiz kalma ihtiyacı duyar insan. Her şeyi kelimelere indirgemek konusundaki ısrarından vazgeçer ve sessizleşir. İşte orda aralanmaya başlar kapalı kapıların ardındaki sürgü. Destanlaşır kelimesizliğin gücü.

Bazen sessizliğin sesi, kulakları sağı edecek bir yüksekliğe erişir. İçini dökecek yer bulamayanlar, sessizliğin limanına boşaltır tüm fısıldayışlarını.

Şifadır o, yaraları sarandır. Kişiyi uyanışa götüren haldir. Konuşkan zihin, uyuya kalmanın belirtisidir. Onun avucundadır ahengin kalbi. O varsa uyum var, o yoksa kaos hükümrandır.

Konuşabiliyor olmanın kumbarasıdır sessizlik. Ne kadar birikirse , o kadar harcanır insan.

Kelimeleri azat edip, üstünü örterek, sessizliğin sesini dinlemektir sessizlik. Tüm seslerin kör noktasıdır . Ne kadar derinse o kadar kaybolur içinde kelimeler.

Seslerin en temizidir o . Her kelime, sessizliğin üzerinde gereksiz bir leke gibidir bazen. Ve sessizlik, üzerine sözcüklerin düştüğü bembeyaz bir yüzeydir.

Biçim değiştirmiş bir sözdür sessizlik. Sözün değil sesin olmadığı yerdir. Kelimeler olmasa da oldukça konuşkandır duymasını bilene. ’’En ufak kelimenin içinde bile ondan ayrılması mümkün olmayan bir sessizlik vardır.” der Alain Corbin, Sessizliğin Tarihi isimli kitabında.

Bazen dinleyen olmayınca değil, anlayan olmayınca yüzünü gösterir sessizlik. Dile dökülemeyenin tenhalığında, içsel bir hesaplaşmadır o . En acıtıcı cevapta olur, en tedirgin edici soru da.

Boğazına dikiş atılmış birinin , kusacağı lavdır sessizlik. Ondandır ki, onu dinlemek cesaret ister. Çünkü hesap kitap yapmadan, eğip bükmeden direkt konuşur sessizliğin dili.

Nefes kadar yakın bir ömür kadar uzaktır sessizlik. Nefes kesici güzelliklerin yada sarsıcı hakikatlerin insanı dilsiz bırakmasına benzer o. Delik deşer manaları, mecalsiz bırakır akrebi ve yelkovanı.

Kimi zaman en çok aranılan, kimi zamansa insanı bunalıma sürükleyen, varlığı dert, yokluğu yara dedirten durumdur sessizlik. Gönlün çilehanelerinde dingin bir ruha erişmek için, hayat yolculuğundaki molanın diğer adıdır . Sessizlik ağacında yetişir huzur meyveleri .

Bazen bir kaçıştır sessizlik, insanlardan ve en çok ta kendinden. Bazen en büyük gürültüdür. Zira her şey herkes sustuğunda dahi; içses konuşmaya devam eder. Hatta sesi işitilebilir kılındığı için kimi zaman en huzursuz ya da en huzurlu edendir.

Yalnız gecelerde kapıları çalıp kaçandır sessizlik. Bazen sigaradan nefes çekerken , sigaranın yanışındaki çıtırtısının duyulduğu andır . Bazen de en doğal antidepresan. Doz aşımında bunalıma sürükleyebilen itici güçtür.

Bazen uykuya dalmadan hemen önce, bazen uykuya daldıktan biraz sonra. Sinsice yayılan bir kan lekesi gibidir gömlekte.

Öyle bir kitaptır ki sessizlik, sayfalarda soluk alır, bakışlarla yol alır. Bir gölge gibi önden gider ve yolu aydınlatır. Sessizlik yanlış insanlarla kurulan bağdan daha fazla huzur verir bazen. Onunla an’da olur, an’ı yaşar insan. Aldığı nefesin bile hazzına varır.

Sessizliğin coğrafyasında, kendinden kendine yolculuk yapıp, evrenden mesajları alır insan. Ruhun en derinlerinde, karanlıklarda, göz görülmez ve bilinmez bir savaş verir . O savaşın bazen galibi bazen mağlubudur sessizlik. "İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı onu bağırmaya zorlayan acısından çok daha ağırdır’’ der Furuğ Ferruhza.

Kimi zaman ödüldür sessizlik. İşlenen en kötü suçun ertesinde cezalandırılmayı bekleyen için mesela. Kimi zaman fırtınanın öncesidir, korkudur. Kimi zaman anlayıştır, affetmektir sessizlik.

Arandığı zamanlarda bulunmayandır sessizlik. Ya araba sesi gelir dışarıdan ya rüzgar uğultusu . Tam buldum dediğin anda yastığın altına sokarsın başını, kulakların uğuldar. Bu sefer iç ses konuşmaya başlar. Mühim olanı, sessizliğin zihinde uygulanabiliyor olup olmadığıdır.

En can alıcısı sessizlik ise, mezara inerken meleklerin kanat sesini duyabilmektir . Çünkü o, bensizlik ve sensizlik, ötesi yok.