UMURSAMAZ İNSAN MODELİ

Modern hayat, bireyselliği, neme lazımcılığı, bencilliği değer haline dönüştürürken, yeni bir insan modelinin de doğmasına aracılık etmektedir. Bu riskli model, umursamaz insan modelidir. Bencilliği süsleyen bir maskedir o.

‘’Boş verme” mantığının üzerine inşa edilen umursamaz insan modeli, daha çok duygusal ya da psikolojik bir kavramı yansıtır. Çaresiz, kayıtsız, ümitsiz ya da kaderine razı olmuş bir ruh halini ifade eder. Beyin denen organı çok ta külfete sokmadan , kendini dünyadan soyutlamak gibidir. Yerine ve zamanına göre insanı vezir de yapabilir rezil de.

Umursamama, kendini sevmekle, insanlara saygı duymak arasında sıkışmış bir haldir. Denge tutturulamadığında narsizmin de ışıkları yanacaktır. Doğan Cüceloğlu ‘’ umursamama, psikolojik bakımdan en zehirli, en öldürücü ortamı yaratır ‘’ der.

Umursamaz insan, sal gitsin felsefesini benimseyendir. Zamanında kendisine bir çizgi çekmiş ve hayatı orada sonlandırmıştır ancak bedenen hayat devam ettiği için otonom harcamayla günü geçiren, günün sonunda ise envantere baktığı zaman sonuca aldırış etmeyendir

Ağızlarında hep bir ‘’hallederiz ‘’ ifadesi olan bu geniş insan modelinse, siz ağlarsınız o güler, siz koşarsınız o sadece yürür. Siz mutsuzsunuz o sebebini bile merak etmez. Birilerini ya da bir şeyleri umursamamak bu tipleri özgür hissettirse de, bakiyesi sıfırla bitebilecek bir hayat tablosudur onların ki.

Gamsız insandır onlar. Mahalle yandığında saçını tarayan hanım efendiden bir farkı yoktur. Ömür törpüsüdür. Kimine göre övülesi, kimine göre dövülesi tiplerdir. Bu insanlarla bir arada bulunmak yeryüzündeki cehennemi yaşatır insana.

Hayatı, kendine konforlu, çevresindekilere ise azaba çevirip ,onlara dert yükü olurlar. Hatta dünya kendi çevresinde dönüyormuş gibi davrandıklarından, başkasının çektiği acıları önemsiz sayar ve beklentilerini göremez.

Olumsuzluklar karşısında “bir şey olmaz” anlayışıyla sonunda dumura uğrar. Çok insancıldır(!) ama kundaktaki bebeklerin bombardımanlarda katledilmesi iştahını dahi azaltmaz. Mazoşist bir yaşam, narsistçe kendini beğenmişlik gibi dengeleyici mekanizmalarla sürekli sorumluluklardan kaçar.

Umursamaz olmak, muazzam bir tiyatral yetenek gerektirir ki , sinir katsayınız bir milyon olsa da dudaklar titremesin, gözlerden alevler fışkırmasın, lakin ne işimize yarar? Kuyruğu dik tutmak adına içimizi kusacağımıza içimize akıtırız ki, ilerde fersah fersah çıkar acısı .

Kaybetmekten korkmayan insan umursamaz. Bu nedenle umursamamak , bir tepkisizlik değil tam tersi bir tepkidir bazen. Kimine göre de en ağır intikam şeklidir.

Arkadan kuyu kazanlardan, işi düştüğü zaman sürekli arayıp sonra aylarca görünmeyenlerden, istediğini elde etmek için her yolun mubah olduğunu düşünenlerden kendini korumanın bir yöntemi olsa da, çoğu umursamamayı lügatına almayı bile başaramaz.

Herşeyi ciddiye almak da bir hastalıktır. Umursamazlıktaki önemli olan kıstas ise, değmeyecek şeyler için üzülmemektir. Aksi halde umursamazlık ekenin, pişmanlık biçeceği bugünden bellidir.