Hayat bir tercihler silsilesi. Yaptığımız tercihler durduğumuz noktayı belirliyor. Her tercih, kader defterine atılmış bir imzadır. Neyi ve nasıl tercih ettiğimiz, nasıl hayat yaşayacağımız üzerinde etkilidir.
Hayat tercihlerden ibarettir ve sizi siz yapan tercihlerinizin toplamıdır. Hayatın anlam ve amacını veren tercihler, kimliğimizi ve kişiliğimizi yansıtır.
Geçmişten geleceğe köprüdür tercihler. Hayatı, rotasızlıktan kurtarmanın ilk basamağıdır . İkilemler ve çelişkiler çağındaki, kırmızı çizgilerimizdir onlar.
Kimine göre isabetli kimine göre yersiz, nice istek, amaç ve eylemi içinde barındırır tercihler. Bazen aklımızla bazen duygularımızla yön veririz ona. İkisinden de mahrum olan bir tercihin kıymeti harbiyesi yoktur. Mevlana'nın dediği gibi ''Bir insan bilmiyorsa ne istediğini ,hem seni ziyan eder hem kendini''
Çay mı, kahve mi diye sorduklarında yaptığımız tercih bile, yabana atılacak cinsten değildir. Zira çok basit gibi görünen bir tercih, bir sonraki adımda, hayatımızdaki pek çok taşın yerini değiştirebilecek kadar önemli olabilir.
İnsana irade verilmiş tercih hakkı ve özgürlüğü tanınmıştır ancak bu özgürlük mutlak ve sınırsız değildir. Tercihler ve bedeller üzerine kurulu şu hayatta, her tercih bir sorumluluk ve bedel gerektirir. Herkes tercihinin ya bedelini öder, ya mükafatını alır. Bütün beşer hikayeleri ,bu iki yolda geçer.
Küçük yaşlardan itibaren bize tercih yapmayı öğretir hayat. O yaşlarda tercih yaparken pek zorlanmayız ve sonuçlarını pek kavrayamayız. Yaş büyüdükçe tercihlerde yapılan hatalar bizi sorumlu bırakmaya başlar . Üstelik tercihlerin yanlış olduğunu anladığında da geriye dönüş yoktur , zaman akıp gitmiştir.
Çoğu zaman saatlerimize benzer tercihlerimiz. Hiçbirimizinki birbirine uymaz ama herkes kendisininkine güvenir. Tercih, ''ya bu ya da şu'' kadar basit değil, ''ya hep ya hiç'' ya da alternatifleri genişletme eylemidir daha çok. Hayatın tadını veren de budur bazen.
Her tercih bir vazgeçiş ve gidiştir. Bu yüzden tersi hicret'tir.
Zor tercih ettiklerimizden kolay terhis ediliyor isek, isabetli kararlar veremediğimizdendir. Tercih ettiklerimiz , vazgeçtiklerimize değmelidir.
''Hayatı insan için yaşanılır kılan veya işkenceye dönüştüren, kişinin kendi yaptığı seçimlerdir '' der J. Paul Sarte . Bu yüzden kimisi , istemediği bir hayatı yaşamaktansa, tercih ettiği bir hayatta sürünmeyi isteyebilir. Zira tercihler, açmak istediğimiz bir kapının altın anahtarı olabilir.
Yanarak var olmayı kabullenmekle , sönerek yok olmayı tercih etmek, hayat hikayemizin iki özetidir. İç dışa aksettiği için, karşımıza çıkanlar, dünkü tercihlerimizden başkası değildir.
Tercih ile irade arasında yakın ve anlamlı bir ilişki bulunur. İnsan bir yere kadar tercihler yapar ancak hükmedemez.
Yanlışı tercihlerin nedeni, onun yanlış olduğunu bilmemekten değil , doğrunun menfaatine uymamasından kaynaklanır çoğu kez. Hesabı tutmadığında ise 'kader' deyip çıkar işin içinden.
Neye karşılık neyi tercih ettiğine bakan, yolun nereye varacağını da az buçuk görür. Boşuna dememişler. "Bülbül Güle, karga çöplüğe götürür insanı ''
İnsanlar tercihleriyle yaşarlar bu hayatta. Ya tozu dumana katar, Ya tozu dumanı yutar. Farkı oluşturan da budur. Üstelik bu, bir kereye mahsus durum değildir.
Tercihler, hayatı anlamlandırma çabasıdır. Bu çaba, dünya döndükçe var olacaktır. Çünkü tercihlerimiz imkanlarımız ve imtihanlarımızdır. Kadere inanmak da bir tercihtir, kaderi tercihlerin oluşturduğuna inanmak da. Tercih sizin !