İnsanoğlunun bitmek bilmeyen ihtiraslarının ve kendine olan zaafının altında yatan çürük bir tohum var . Ardından koştuğu, tüm mesaisini ona harcadığı , elde edince bir diğerine geçip öncesindekini alaşağı ettiği bir putu var ; adı menfaat.
Adını duyunca yüzümüzü buruşturmadığımız ve her geçen gün zincirine bir halka daha eklediğimiz menfaat !
İlk başta başta doğal ve masum bir kavram olarak durur . Oysa dengelerin yitirildiği, işlerin, aşların ve eşlerin bu kavram etrafında döndürüldüğü günümüzde menfaat, bu doğal ve güzel tabloyu çirkinleştirmiştir. Cemil Meriç bu çirkinliği şöyle ifade eder '' İnsanlar sevilmek için yaratıldılar. Eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmasıdır…''
Menfaati bitenin muhabbetinin bittiği, atılan her adımın menfaat teminine aracı olduğu, durum ifşa olununca kırk türlü kılıfın bulunduğu bu hal, ne yazık ki çoğunluk tarafından tercih edilen yol oldu. Vicdanı rehin alarak damar damar , kişisel ve toplumsal bedenin her yanına yayılmıştır. Kalp evlerine girerek oraları dahi oturulmaz hale getirdi.
Çıkar amaçlı sahte samimiyetlerin çocuğu olan menfaat, evrensel bir tehdittir. Sadakat ve sebatın azaldığı, yoğun alma-verme ilişkileri üzerine oturtulmuş toplumlardaki insanların, doğaya kaçış özlemini git gide arttıran bir etkendir.
Terazilerin dengesini bozan öyle şeydir ki o , gırtlağı ile midesi arasındaki yolu vatan bilen insanların ideolojik tanrısıdır. Kutsalı, vefayı, onuru kulak arkası edenlerin '' dostlar alışverişte görsün '' mukabilli yoldaki azığıdır .
Doğruyu yanlış, yanlışı doğru diye yansıtan bir defolu bir aynadır menfaat. Bu yüzden karşısındakinin gerçek yüzünü görmek isteyenin, ona aynayı tutması değil, menfaatine dokunması yeterlidir.
İlkesi ve insafı yoktur menfaatin. Her dili konuşup her kılığa giren bir karakteri vardır Nerede bir imkan birikmişse orada hazırdır ve içimizden biri oluverir o an. En kutsalları bile sıçrama tahtası olarak kullanır. Sabah muhafazakar, akşam putperest olabilir.
Çok keskin gözlere sahiptir menfaat. Kendine yarayacak en ufak ayrıntıyı , ürkek tavşan gibi hemen fark eder.
Hem deveyi yardan uçurur hem insanı yardan geçirir menfaat. Mehmet Akif Ersoy'un şu cümleleri durumu net ortaya koyar: ''Aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri için gelirler vecde, vaat etmeseydi Allah cenneti, O'na bile etmezlerdi secde''
Menfaat dünyası dedikleri , yaşayan bir yalandır. Bunu hayatın tek ölçüsü olarak belirlemek, karşısındakini maksimum derecede çıkar sağlayabileceği meta gibi görmek ve nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilmek, insanı vahşi bir mahlûka dönüştürür. Sonucunda ise , insana yaraşan tüm değerler silinir gider. Samimi niyetler, samimiyetsizlik olur çıkar.
''Gönül ne çay ister, ne çayhane, gönül muhabbet ister, çay bahane' sözündeki anlam derinliğini kaybetmeden, menfaatler vicdana galip gelmeden, menfaati bitenin muhabbeti de bitmeden uyanmak gerekir. Aksi halde kısa vadede kazandırıyormuş gibi görünen menfaat , uzun vadede çok şey kaybettirecektir.